GÜNCEL Haber Girişi : 19 Eylül 2022 02:44

TUZCU’NUN GURURU YUNUS EMRE

TUZCU’NUN GURURU YUNUS EMRE

Türkiye’nin dokuz ayrı noktasında kabri olduğu öne sürülen Yunus Emre’nin gerçekte Erzurum’da yattığını belirten Tuzculular, bu büyük Hakk aşığını ağırlamaktan gurur duyuyorlar. Yunus Emre Hazretleri’nin her ne kadar dokuz ayrı yerde kabrinin bulunduğu öne sürülse de en güçlü ihtimalin Erzurum’da olduğunu savunan Tuzculular, “Burası İbrahim Hakkı Hazretlerinin keşfiyle bulunmuştur” diyor.

İBRAHİM HAKKI HAZRETLERİ BELİRLEDİ

1703 yılında Erzurum Hasankale’de doğup, 1780 tarihinde Siirt Tillo’da vefat eden büyük alim İbrahim Hakkı Hazretleri’nin, uzun yıllar süren araştırmalar sonucunda Yunus Emre ile hocası Tabduk Emre Hazretlerinin asıl mezarlarının Dutçu’da olduğuna hükmettiğini belirten Tuzcu Köyü sakinleri, “Buradaki mezarları da bizzat İbrahim Hakkı Hazretleri yaptırmıştır. Buraya çok sayıda alim ve mutasavvıf ziyarete geliyor. onlardan da kabrin bu bölgede olduğunu öğreniyoruz.” diyor.

ZEKİ EFENDİ TEYİT ETTİ

Erzurum’un yetiştirdiği büyük alimlerden Babadereli Ahmed Efendi’nin oğlu Muhammed Zeki Has Hocaefendi’nin, ayakkabılarını çıkarmadan kabrin bulunduğu alna girmediğini belirten vatandaşlar, “Kalp gözü açık, keşif ehli bir alim olan Muhammed Zeki Efendi burayı ziyaret ettiğinde Yunus Emre ile Tapduk Emre’nin evine girer gibi ayakkabılarını çıkardığına şahit olduk. Kendisi burayı ziyaret edenlerin de ayakkabılarını çıkarmasını ve saygısızlık etmemesini öğütlerdi. Şu anda kendisi de Tuzcu kabristanından yatmakta olan Zeki Efendi, bu kabirlerin Yunus Emre ve Taduk Emre’ye ait olduğunu teyit etmiştir.” dediler.

KABIR TAŞI SÜREKLİ HOCASINA EĞİLİYOR

Yunus Emre’nin dünya hayatında hocasına çok saygılı olduğunu hatırlatan Tuzcu Mahallesi sakinleri, bu saygının kabir hayatında da devam ettiğini belirterek, “Yunus Emre’nin mezar taşını ne kadar düzeltirsek düzeltelim yine hocasına doğru eğiliyor. Biraz derinden yapalım düz dursun dedik yine eğildi. Büyüklerimiz mezar taşını beton dökerek sağlama almamızı öğütledi. Beton ile sağlamlaştırmamıza rağmen Yunus emre’nin mezar taşı yine saygıyla hocasına doğru eğildi. Bu da kabrin bu büyük Hakk aşığına ait olduğunun delillerindendir” diye konuuyor.

İNANÇ TURİZMİ İÇİN TANITILMALI

Tuzcu Mahallesi’nin inanç turizmi açısından tanıtılması gerektiğini belirten vatandaşlar, “Biz bu kabristanı tanıtamıyoruz. İnanç turizmi açısından gerçekten önemli duraklardan birine sahip olmamıza rağmen, bu durumdan yeterince faydalanamıyoruz. Çok sayıda alim bu kabristanda yatıyor. Babadereli Ahmed Efendi’nin oğullarından ve Erzurum’un manevi mimarlarından Abdulgafur Has Hocaefendi ile Muhammed Zeki Has Hocaefendi bu kabristanda yatıyor. Yine Rasim Pilatin Baba, Haşii Ali Efendi, Şeyh Hacı Galip Efendi gibi tanınmış ve sevilen alimler de bu kabristanda yatmaktadır. Elbette Yunus Emre’miz ve Tapduk Emre’miz, ismini sayamayacağımız çok sayıda alim ve derviş de bizim mezarlığımızdadır. Yetkililerimizin bu kabristanı tanıtması ve yaşatması gerekiyor. Pir Ali Baba’nın zaviyesi de yine bizim yakınlarımızda olduğundan ikisi bir arada tutularak öne çıkarılmalıdır. Buralar Erzurum’un hem manevi zırhı hem mana bulutudur.” dedi.

YUNUS EMRE KİMDİR

“Hayatına ilişkin bilgiler henüz netlik kazanmamıştır fakat yapılan son araştırmalar bağlamında 1241- 1321 yılları arasında yaşadığı kabul edilmektedir. Yunus Emre, Taptuk Emre dergâhında yetişmiştir. Doğum yeri bilinmiyor. 13’üncü yüzyılın ortalarına doğru Moğal istilası ve Selçuklu Devleti’nin yıkıldığı dönemde yaşadığı sanılıyor. Bu dönemin sarsıntı ve acıları Yunus’un eserlerinde derin izler bıraktı. Babasının adı İsmail. Medrese eğitimi gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. İran ve Yunan mitolojisiyle, tasavvuf tarihini inceledi. Hacı Bektaş ya da Sinan Ata’nın halifesi Taptuk Emre’nin dergahında hizmet etti. Taptuk Emre’nin düşüncelerini yaymak için Anadolu’yu dolaştı. Eskişehir Sarıköy, Manisa Buna ve Emreköy, Erzurum Dutçu Köyü, Isparta Keçiborlu ve Karaman’da adına yapılmış mezarlar var. Ama nerede öldüğü ve gömüldüğü kesin belli değil. Tasavvuf yorumunu benimseyen Yunus Emre’nin keskin bir gözlem gücü, derin bir hoşgörü anlayışı var. Şiirlerini hece ölçüyle yazdı. Ama aruz denemelerine de yer verdi. Hece ölçüseyle yazdığı dörtlüklerin yanısıra yine hece ile beyitler ve gazeller de yazdı. Dili arı Türkçe değil. Yer yer Arapça ve Farsça tamlamalar kullandı. Sağlığında düzenlediği divanı bulunamadı. Günümüzdeki divanları derlemedir. 1904’te birinci, 1924’te ikinci basımları yapılan Divan-ı Aşık Yunus Emre’nin yanısıra Burhan Toprak ve Abdülbaki Gölpınarlı’nın derleyip yayınladığı Yunus Emre divanları var.”