Yüzsüz

Hani 'derler' diye bir mesele vardı hatırlarsanız. Yapmasanda yaptı derler diye bir finali vardı. Ona benzer bir fıkrada nasrettin hocanın 'ne derler' meselesi var. Hoca oğlu ile pazara giderken eşeğe binmiş çocuk arkada yürümekte. Görenler hoca koca adamsın ayıp değilmi eşeğe binmişsin küçük çocuk peşinden geliyor. Hoca hemen inip çocuğu bildirmiş. Başkası hoca demiş sen yaşlısın o genç senin binmen gerekir. Hoca bu sefer çocuğuda yanına bildirmiş. Görenler hoca demiş iki tane kocaman adam bir eşeğe binmişsiniz hayvancağıza yazık değilmi. İkiside inmişler onlar önde eşek arkda giderlerken görenler hoca demiş iki tane adam yaya yürüyorsunuz eşek te boş boş geziyor. Mesele uzun ama topkum baskısından insan bazen ne yapacağını ne diyeceğini şaşırıyor. Siyasi söylemler arasında en sivri olan muhakkakki soğanla patates. Biz zaman önce yine mutfakta malzemesi biten muhakefet sarılmıştı sogana kartola. Ne diyordu hükümete; çiftçinin elinde kalan ürününü al ve destek ol. Öyle de yapti hükümet. Çiftçinin elinde kalan malını bir rayiç bedel üzerinden aldı ve vatandaşa ücretsiz dağıtmaya başladı. Sanki bu tembihi ve teklifi kendisi yapmamış gibi bu seferde hükümet oy için patates ve soğan dağıtıyor diye faveran ediyorlar. Az önce anlattığım meseleye benzer bir dueum var ortada. Yapmayınca niye yapmıyon yapincada neden yapiyon kurnazlığı başladı. Bu siyaseten aslında uyanıklık değil yüzsüzlüktür. Hemde siyasiyüzsüzlük değil ahlaki ve insani yüzsüzlüktür. Biz bunlara kaldıysak bizim kaba tabirimizle canım çıka biz. Kalın sağlıcakla.