Yıkılasın idlib

Yıkılasın idlib, tahran, moskova. Yıkılasın ki ümmet kurtula. Yıkılasın Washington, paris, berlin, atina. Yıkılasın be dünya. İçimize ateşler salanları rabbim ateşlere salsın. Bu gün her evde asılı bayraklara bakınca simalarını bilmediğim şühedanın tebessümlerini gördüm gibi. İçim ürperdi, biraz utandım, biraz buruk olmakla “iyiki gardaşlarımsınız” dedim. Bende o coğrafyada askerlik yaptım. Ekranlara sık sık getirilen cilvegözü sınır kapısında o kadar çok resmim vardır ki. O zaman meşhur olmayan selfi meselesi yoktu ama, en her fotoğraf çekilişimde arkamda duran “hudut namustur” taelasının görünmesine dikkat ederdim. Neden bilmiyorum ama gerçekten anam gibi, gardaşım gibi gelirdi bana o tabela. Reyhanlı ve altınözü’nde bulunan birliklerimize bağlı 32 karakolun sfgs (siyasi ve fiziki güvenlik sistemleri)ine giderdim. Alayımız ve taburumuz antakya merkezde olmasına rağmen ben hemen hergün bir görevle karakollara giderdim. Hudut taşlarına yada nöbet kulelerine oturur suriyeye bakardım. Hain gibi gelirdi nedense suriye tarafı. Demirköprü karakoluna giderken asi nehri üzerine kurulu uzun köprünün başka anıları vardır hala. 147 km lik sorumluluk sahamızın 27 km sini asi nehri sınır teşkil ederdi. Bu mesafeyi kendi mahallem gibi bilirim. Suriyenin köylerini, birkaç şehrini, görev gereği görme şansım oldu. Bölge halkıyla tarzanca anlaşabilirdim. Lise yıllarında gördüğüm arapça dersi ve medrese bilgilerimden kalan farisi dilinin katkılarıyla ufak tefek anlardım, yada anlatırdım. Bundan dolayı halkla olan temasta bana müracaat olurdu arkadaşlar arasında. Derdimizi anlatırken dertlerinide dinlerdim. Onlarda garibandı, masum olmayan rejimin başındaki ceberrutlardı. Hala aynı kin ve nefretle, baskıcı tutumunu devam ettiren baasın pisliklerini o günde en az bu kadar tanırdım. Önceki gün rus itiyle beraber saldırdıkları yerleri az çok biliyorum manasına söyledim bunları. O bölgeyi tanıyorum, o insanları biliyorum demek istedim. O kahpe esed’i tanıyorum demek istedim. İçim yansa da, o coğrafyayı bilen biri olarak söylüyorum, bir gün ama birgün sular durulunca, bizim çiçeklerimiz açacak o masivada. İdlip yıkılsa da, şam yerle yeksan olsada bu coğrafya bizim ve bizim kalacak. Dün çanakklalede 250 bin, bu gün idlibde 33, yarın masivada bilmem kaç bin olsada şüheda, Türk bitmeyecek, bu ümmet illede payidar olacak. İnşallah bir gün.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.