YARIM ELMA , GÖNÜL ALMA.

Bir çocuk koşa koşa geldi ve kasede
duran iki elmayı eline aldı. Tam o esnada annesi
de elini uzatmıştı kaseye fakat kadının çocuğu
her iki elmayı da bir çırpıda
kapıverdi. Annesinin kaseye uzanan
eli havada kaldı. Çocuk, bir
elmayı ısırdı ve hemen vakit kaybetmeden
annesinin gözlerinin
içine bakarak diğer elmayı da
ısırdı. Adeta bu elmaları hiç kimseyle
paylaşmayacağına dair bir
görüntü sergiliyordu. Annesi yutkundu
ve içten içe “ Dokuz ay
karnımda taşıyıp, yemeyip yedirdiğim,
içmeyip içirdiğim evladım
benden bir elmayı kaçırmaya çalışıyor.
Heyhat!” Dedi. Çocuk bu
sırada annesine yönelerek
“ Anne!” dedi. “ Al şunu ye
daha tatlı!” Meğer tatlısını annesine seçmek
için bu davranışı sergilemişti. Annesi az önce
olumsuz ve önyargılı düşüncesinden dolayı
utangaç, pişman ve taaccüple çocuğuna tebessüm
ederek elini uzattı elmaya. Tam o sırada
bunu gören diğer evladı kardeşine
seslenerek “ Annem meyhoş elmayı daha çok
sever. Bu yüzden ekşi olanı ona verebilirsin.”
Dedi. Küçük kardeş ekşi olanı annesine
uzattı... Mutfağın pervazına bir omuz dayandı
o sırada. Bu kişi kadının eşiydi. “ Hayatım
elma sana dokunmuyor mu? Senin elma yememen
gerek.” Dedi. Kadın istemeye istemeye
bir ısırık dahi alamadığı elmayı ağzından
uzaklaştırdı. Düşünceli bir hale
bürünmüştü... Küçücük çocuğunun
ağzının tadı bozulmasın diye
tatlı olan elmayı annesine uzatması
bir diğer evladının yine annesinin
ağzının tadının hangisine duyarlı
olduğunu bilmesi ve son olarak
eşinin sağlığına zarar verir endişesiyle
yani yine ağzının tadını bozulmaması
için elma yemesine mani
olması kendisinde bir duygu yoğunluğu
yaşattı. Birbirine taban tabana
zıt olan bu bakış açıları, ortak
bir paydaya yönelik gerçekleştirilen,
farklı eylemlerdi. Müşterek
olan payda “ Ağız tadı” idi. “ Tat”
ne kadar da ağızla alakalı bir terim
olarak bilinse de, kıssa da anlatıldığı gibi tatmadan
da tadılabilen tatlar vardır ki, hiç kimseye
dokunmayan, karın ağrısı yapmayan bu
lezzetin adı, Mutluluktur. Tarafımıza yönelik
bir takım davranışları önyargı ile karşılasak
da, bu eylem ve davranışların bir çoğunun aslında
bizlerin ağzının tadı ve tuzu kısacası mutluluğumuz
için olduğunu anlamak adına
kendimize düşünme fırsatını çok görmemeliyiz.
Bu durum bazı davranışlara tahammülümüzü
arttıracağı gibi, hayatı da daha
yaşanabilir kılacaktır. Selam ve dua ile...