Hani meşhurdur ya, sürüden kovulan kurdun, sürüyü takip etmesi, ya büyük bir av yakalaması, yada sürüyü bir tehlikeden koruyacak harikulade bir iş yapması gerekir tekrar kabul görmesi için. Önceki gün Ak parti bir karar aldı ve bu kararla dört kişiyi partiden ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk etti. Bu dört kişinin biride sayın Ahmet Davutoğluydu. Bu memlekete başbakanlık yapmış olan birinin, millet nezdinde adaletinin azlolması anlamına gelir. Siyaset tabi. Herkes fikrinde hür ve özgürdür. Herkeste hükmet yanlısı olmak zorunda değildir. Siyasî arenada bu gün muhalif olan, yarın taraf olabilir. Ancak ben şahsen sayın Davutoğlu nun partiden ihraç edilmesini kabullenemedim. Ayırmanın farklı metodlatı bulunabilirdi. İstifa ettirilebilirdi mesela. Partiden kesin ihraç etmek cezalandırmak anlamını taşır ki, bu bir cezaydı aslında. Sayın Davutoğlu nun son zamanlardaki tutumunuda kabullenmek zor biraz ama fetö ağzı ve fetö kokan eylemlerde bulunmak, ülke adına sıkıntılı işler. Devlet bir terör tanımı yapmışsa ve savunanıda bu katagoride görüyorsa uzak duracaksın kardeşim. Bile isteye terörden yana tavır almak eski bir başbakan için zül olsa gerek. Her neye mal olursa olsun partinle yollarınıda ayıran, yeni partide kursan fetö kokan söylemlerden uzak duracaksın. Biz onu eli yüzü düzgün bilgili ve donanımlı, iyi bir hoca olarak tanıdık. Kariyeri ve birikimiyle ülkeye katkı sunacak kapasitedeyken, ucuz siyasete ve kullanılmışlığa kurban gitmiş bir yalnız kurt olarak kaldı ortada. Sürüsünü takip edemeyecek durumda olan bu yalnız kurt kendi sürüsünü oluşturmadan ufak tefek ataklarla ömrünü tamamlayacak siyasi arenada. Büyük kitleler tarafından değeri geri alınan ve tahkir edilen Davutoğlu, başka kitleleri sürükleyemeyecek kadar tıpranmıştır. ‘İstikşafi’ görüşmeleri Türk Dil kurumuna kazandırmaktan başka bir eylemle hatırlamayacak. Her ne yaparsa yapsın, hafızalarda çatık kaşlı bir hatıra olarak kalacak. Yalnız kurt.