Yalan

Dil talaşı, laf telaşı yad kalp dalaşıdır bence. Lisan mekanizmasından dökülen yonga, artık, özden ve kıymetten uzak artıklar. Belki rüşt ıspatı, belki durum kurtarma belkide şirin görünme sanatıdır. Her ne ise kerih, kötü, pis vekötü kokan bir eylem yalan. Ne gerek varsa, nerden icap ederse artık. Hergün ürettiğimiz, nefes sayımızdan daha çok, dünyada sermayesiz tek fazla. Kim yasaklarsa yasaklasın, beri durmadığımız, asla vaz geçemediğimiz, yaşımız ne olursa olsun, yakalandığımızda şaka bellediğimiz günahkar. Geçici çözümlemelerin, basit betimlemelerin teması. Kıvrak, esenek, kırılgan ve her an gün yüzüne çıkacak bir ebemkuşağı. En çok bildiğimiz, becerdiğimiz, sanat dalı gibi sarıldığımız meslek. Bize mahsus, insana dair, bize has, bize özgü. Hayvanatın ve nebatatın tevessül ve tercih etmediği, gerçeklerden uzak, hakikatten beri bir tarz yalan. Yalandan karnı ağrıyan bir kurbağa, parasını elinden kaçıran bir öküz komik olur bizce. Ama bizde bu tarz öküzlükler hakikat gelir, mesele yalansa. Mesele yalansa dağlar devrilir, denizler bir çuvala dolar, kaf dağında bir dehlize boşalır. Mesele yalansa kainat boşa, tabiat ana boşa çırpınır. Herkesin cebinde bulunması muhtemel bir kuruyemiş gibi gevişe hazır belkeyen ağızlara anında dolar. Gerisini düşünmeden dökülüverir tüm gerçeklerin tam ortasına. Ne kimse ispat edebilir aksini, nede düzeltebilir sahibinden gayrisi. Bize özgü bir iştir yalan. Hayvanları bizden ayıran, bizi tabiatten farklı kılan, nebatattan değişik tutan utanç rengimizdir. Söylemezsek konuşmuş saymayız kendimizi. Her lisana uygun, her dilde kudret bulan yalan, kötüde olsa, hoş karşılanmasa da bizim öz malımızdır. Sermayemiz kuvvetli, para istenmeyen, üretiminde kota ve stok olmayan tek madendir. Kimine göre altın, kimine göre yakuttur. Hiçbir dimağın ve hiçbir lisanın tartamayacağı hakikate karşı, tek çelsede söylenebilien kıymetler üstü buluştur yalan. Şeytanın bile mucitliğine pişman olduğu insan oğlunun eline pervasızca verdiği bu icadın keşfine pişmanlığını bilirim. Ama nafile, bir kere elimize geçmişken, söylemeden edemeyiz elbette. Bin paranın kıymetine karşı söylenilen bir yalanın ederi bir pul olsa da, bizim nazarımızda bin yalanın bir puldan fazla edemeyeceğini hala göremeyişimizin acizliği, bii bu pervasız ve hakikatsiz işlre meylettirir. Oysa yalandan beri bir lisanın mürüvveti “el emin” ismiyle müsemmadır elbette. Son yalanlarımızı söylemiş olmanın utancıyla, yenilerine tenezzül etmeyeceğimize dair kendimize vereceğimiz sözün zamanı bir saat geçiyor. Toparlanalım bence.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.