Damlalar halinde düşen su, kütle halinde
verdiği zararı vermiyor. Su damlaları yukarıda
oldukça çabuk başlar ve hava direnci
karşısında küçük damlalar halinde
bölünür. Eğer yağmur suyu,
gökyüzünden büyük bir kütle halinde
düşmüş olsaydı bile, yeryüzüne
ulaştığında hep yağmur
halinde olacaktı. Çünkü böyle bir
parçalanma sonunda sıradan bir
yağmur damlasının boyu 2 mm
kadar olur.
Yağmur ve kar, bulutlardan
yeryüzüne inerken fırtınalı havalarda
bile birbirine çarpmadan
büyük bir düzen ve intizam içerisinde
inişlerini tamamlarlar. Eğer
iniş sırasında birbirine çarpacak
olsalardı yeryüzüne gelinceye
kadar dev kütleler oluşturup büyük zararlar
vereceklerdi.
Tarık-11 de geçen ‘ er-rec’ kelimesiyle
tekrar tekrar gökten yere geldiği için, yağmur
kastedilmiştir. Ve-s semâ-i żâti-r rac’ (i). Bu şekilde
rec' kelimesi "mercu'" yani geri döndürülmüş
manasına olarak iade edilmiş,
döndürülmüş demek olur.
Var olan durum şudur: “ Allah, gökten
yere kadar her işi düzenleyip yönetendir.
(Secde-5)” gibi, yağmurun da yeryüzüne inişini
belli bir düzen içinde ve canlılara zarar
vermeyecek bir hızda gerçekleştirmektedir.
Kur'ân'ı Kerîm’ de, kainattaki her şeyin
bir ölçü dâhilinde olduğunu, hiçbir şeyin rastgele,
gelişi güzel takdir edilmediği ifade edilmektedir.
“ Biz, her şeyi bir ölçüye göre
yarattık. Kamer-49. Onun katında her şey ölçü
iledir” . Rad-8.
Yağmurun oluşumunu anlatan Nûr suresindeki
âyette, yağmur oluşumu bulutların
sürülmesi safhasıyla anlatılmaya başlanıyor:
“ Görmez misin ki Allah bir takım bulutları (çıkarıp)
sürüyor; sonra onları bir araya getirip
üst üste yığıyor. İşte görüyorsun ki bunlar arasından
yağmur çıkıyor.” Nur -43.
Yağmurdaki ölçüyü ifade eden âyetler
şunlardır: “ Gökten uygun bir ölçüde yağmur
indirip onu arzda durdurduk. Bizim onu gidermeye
de elbet gücümüz yeter.” Mü’ minun-
18, “ Gökten bir ölçüye göre suyu indiren
O'dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete
hayat veririz. İşte siz de böylece (mezarlarınızdan)
çıkarılacaksınız.” Zuhruf-11.
Meâlini verdiğimiz âyetlerde ölçü diye
ifade edilen “ kader” kelimesidir. Kur'ân'ı Kerîm’
de kader kelimesi, kâinatın Allah tarafından
düzene konulması, ölçülü olması
anlamında kullanılır. Kâinat ölçüsüz, hesapsız
düşünülemez.Yoksa ortada kargaşa ve felaketten
başka bir şey olmazdı.
Küresel boyutta düşünülecek olursa su
çevirimi içerisinde yer alan toplam buharlaşma
ve toplam yağış miktarı yaklaşık olarak
aynıdır. Bu durum atmosferdeki su miktarının
hep aynı kalması sonucunu doğurur. Ölçümlere
göre, yeryüzünden bir saniyede 16 milyon
ton su buharlaşmakta ve yine saniyede, 16
milyon ton su yağış olarak düşmektedir.
Bu mükemmel dönüşüm sonucunda,
bu, bir yılda dünyaya kar, yağmur, dolu ve çiğ
olarak düşen yağış miktarıdır. Tahminen 505
trilyon ton su düşmektedir.Yani su, sürekli bir
denge içinde, “ bir ölçüye göre” dönüp durmaktadır.
Yeryüzündeki hayatın devamı da,
bu su döngüsü sayesinde sağlanır.
Yağmur yağması öğle ölçülere bağlıdır
ki Kur'ân'ı Kerîm, Hz. Nuh kavminin tufan ile
helakinde dahi, ölçülü bir yağmurdan
bahseder: “ Yeryüzünde kaynaklar
fışkırttık. (Her iki) su, takdir
edilmiş bir işin olması için birleşmişti.”
Kamer-12. Bu ayetle ilgili
gökten inen sularla, yerden fışkıranların,
birbirine denk olduğu yorumları
yapılmıştır.
Ama yağmur suyunun gökyüzünden
daha büyük ve daha
tehlikeli parçalar halinde yağdığı
durumlar da vardır. Şekil değiştiren
su, buza dönüşür. Bu da doludur.
Dolu kış mevsiminde olmaz,sadece
yaz aylarında olur.Kışın görülenler
buz taneleridir.Buz taneleri, kar tanelerininyere
düşerken kısmen erimeleriyle
oluşur.Dallarının çoğunu kaybederek yere
ulaşmadanönce de tekrar donarak buz topu
halini alır.
Dolu farklı bir oluşumdur. Dolu buz tanelerinden
farklıdır. Nur-43. Dolu genellikle
yıldırım ve şimşek ile beraber görülür. Dolu
diye meâllendirilen “ berad “ kelimesi, küçük
taşlar misali, bulutlardan küçük parçacıklar
şeklinde inen donmuş,sert sular diye izah edilir.
Eğer dolu ikiye kesilirse görülür ki doluda
tabakalar vardır. Tıpkı bir ağacın halkaları
gibi, olağanüstü güzel bir şeydir.Bu tabakalarda
dolu tanesi nasıl büyüdüğünü,nasıl oluştuğunusanki
insana anlatır gibidir.
Charles Night, Colorado’ da,50 yıl
dolu olayını inceleyen bir bilim adamıdır. Ona
göre,
sıcak havanın oluşturduğu güçlü hava
akımları, donmuş damlaları yukarı doğru iter.
Yeni su tabakaları donarak ayrı bir kabuk oluşturur,
sonunda oluşan tabakaların ağırlığı bulutta
tutunamayacak kadar fazlalaşır ve dolu
taneleri olarak yere düşer.Doludaki katmanlar
onu buzdan çok daha sert kılmaktadır. Yani
dolu buzdan daha kuvvetlidir.Şekil değiştiren
su, onu çok daha tehlikeli bir hale dönüştürebilir.
Narin kar taneleri zarif , yumuşak,
yavaş bir şekilde,saatte 6.5 km hızla,1 saatte
yere ulaşır. Kar, havadaki su buharının donarak
tüye ya da iğneye benzeyen buz kristallerine
dönüşmesiyle oluşur. Düzgün altıgen
geometrik biçimlerdeki kristaller binlerce farklı
şekilde olur.
Kar yeryüzünde en hızlı hareket eden
bir su şeklidir. 6 sn’ de 130 km hıza ulaşır,
sonra da hızını giderek artırır. Bazen 400 km
hıza ulaştığı da olur. Kuru toz çığı en hızlı olanıdır.
Çığ ilk olarak parçalara ayrılır. Bu parçalar
giderek yuvarlaklaşır ve sıkılaşır. Kar topu
oluşur. Kartopları,toz bulutunun altındaki sır
yumaklarıdır. Bunlar önce parçalanır,sonra sıkılaşır,
kara hızı veren tekerleklere dönüşür.
Çığ hızlı olduğu için,en hızlı su baskınlarından
dört kat daha hızlıdır. Bunun sırrı da kartoplarında
yatmaktadır.
Çise. “ Bol yağmur yağmasa bile bir çisenti
düşer (de yine ürün verir). Allah, yaptıklarınızı
görmektedir.” Bakara -65. Allah
(C.C.),kâinatta her şeye kadirdir. Çünkü mülkün
sahibi odur.
Amenna ve Saddakna.
Selam ve saygılarımla