Yazılım ile ilgili gelişmelerle öğrendik bu terimi. Biz daha önceden bu tarz bir şeyler anlatmak istediğimizde onu mikrop diye adlandırırdık. Şimdilerde teknik terim olmakla beraber, tıbbi terim olarakta kullanmaktayız. Somut kavramlar içinde kullanım alanı genişleyen virüsün, soyut kavramlar içinde kullanılmaya başlandığına şahit oluyoruz. Ahlaki ve kültürel yozlaşmada kullanılabilecek en güzel ifadelerden biri “virüs” olsa gerek. Virüs yaratılışı gereği zaralımı, yoksa yararlı iki zıt şeyin bileşiminden meydana gelen sonradan zaralı bir şeydir doğrusu bilmiyorum. Ama bildiğim ve fikir yürütebileceğim bir şey var ki, sadece yazılım ve donanımda, yada sağlık sektöründe değil, artık hayatımızın her alanında var. İnsanlar tarafından üretilen virüslerle, yaratılışla izah edilecek bir takım açıklamalarla aklımızda yer edinen virüsler zannımca ayzı etkide değilller. Bir yazılımı yok eden virüsün, solunum yolu enfeksiyonlarına etkisi olmaz bence. Ama ahlaki değerleri yok eden bir virüsün, hem sağlığa hem çevreye hemde insanlığa zararı olacağı çok açık. Bu tarz virüsler üretilmişmidir bilemem ama, son çeyrekte seyreden hayatımıza, kutsallarımıza, milli ve manevi değerlerimize bakılacak olursa, bizi kıskaca almış bir çok virüsün varlığı aşikar. Para virüsü, internet virüsü, moda virüsü gibi üretilmiş virüslerin yanında, hırs virüsü, temah virüsü, enaniyet virüsü gibi sosyal dengeleri değişebilecek, toplumları uçurumlara iten virüslerde peydahlanmış durumda. Bunlar üzerine özel çalışmalar varmıdır derseniz, şeytanla beraber, tanrıyı kıskananların giriştikleri maceralar sonucu keşfedilmiş hatta üzerlerine doktora yapılmış işler gibi geliyor bana. Çünkü dün kutsal saydığımız, duygularımızı bastırdığımız, vazgeçilmezlerimizden kolayca vaz geçmiş, umursamaz olmuş, hatta varlıklarından rahatsızlık duymaya başlamışız gibi geliyor. Aile kavramını yiyen virüsün yanında, kardeşini dahi gözü görmez durumdaki ruhların olgunlaştığı günümüzde, hırs temah ve para gibi virüsler sayesinde toplumdan bieysel ve egoist yaşama evrilmenin eşiğine gelmiş durumdayız. Alelacele bir antivirüs bulmak zorundayız aslında. Bu aslında bizim için bir arayış değil zorunluluk durumundadır. Ya tevhit çeşmesinden içmeliyiz yada kurandan beslenmeliyiz. Yoksa bizi ne anti bakteriyel solüsyonlar nede kimyasal bileşimler asla kurtaramayacaktır bu virüslerden.