UMUDUN, UMUTSUZ YOLCULARI.

Umut yolunun umutlu yolcusuyuz. Ve umutladıklarımız ise hedefimiz. Sabah uyandığımızda umutlarımız bir boy aynası gibi karşımıza çıkmakta ve mücadele için kuşanmamız gereken miğferimizle, hücum yeleğimizle hazır bir şekilde karşısına çıkmamızı beklemekte… Umut; kıyafetimiz… Bizi gösteren, gösterdiği ile biz yapan… Bizdeki duruşu ve bize kattıkları ile karşıdakini bize katan, ait olanımızı sunduğumuz vitrinimiz. Umut; yelkenlerini Hakkın açtığı bir gemide sessizce yol alışımız… Gemi tanıdık. “Dünya” isminde hepimizin tanıdığı ve hepimizi tanınamaz hale sokan gemi bu.. Geminin Kaptanı yoldan haberdar lakin yolcunun kaptana dair haberi dar. Kaptan iki cihan Serveri (sav.) Bu gemi kulların gemisi ilahi kudretin açtığı yelkenlerle yol almakta ve varacağı limana kadar verilmiş bir süre söz konusu… Liman şuuru, iman şuuru ile eşgüdümlü… Bu gemide bulunmak, ve acziyeti kabul etmekle yol katedilebilir ancak. Varlığı ifna ederek varılabilir menzile… Ağlayan çocuklar, yetimler, öksüzler, naçarlar bu geminin mensubu… Onlarında umutları var bu gemi ve varacakları limana dair. Limanda onların yaşadıklarını dinleyecekler var. Ve belki sen onların umutlarında da, umutsuzluklarında da pay sahibi… Bu ikazı her daim Hak sakisi ulaklar bahsetmekte. Hak şakisi kulaklar neshetmekte(!)… Ey! Duymadığı çığlığın çığında kalasıcalar.. Duymak istememenin eylemi haline bürünmüş bir takım insanımsı umut simsarları(!) O gemi ya limana ya umman’a bırakacakta kıvranacaksınız hakkınızdaki hüküm verilinceye kadar. Biz ise o gemide bir o tarafa bir bu tarafa koşuşturup durmaktayız. Devasa büyüklükte bir gemi ve devasa büyüklenmekte ısrarcı olan biz… Bir türlü beraber olamadıklarımızla beraberce yol almaktayız… Kocaman geminin bir başından bir başına, başımızı taştan taşa vurarak kat ettiğimiz yol, katl ettiğimiz yol olmakta Ne bilelim! Geminin güvertesinden kulaklarımıza telkinler veren ucûbe sesler gelmekte “Nereye kadar boş dur! Durma hadi koştur!” ihtiras sesleri, ketum ve umarsız bir eda ile yolculuğumuzda yoldan çıkaranlarımız. Kaptanımız bizleri istikamette tutmak adına dümende bizler gemi içerisinde kırk dümenler çevirmekte… Evet geminin içerisinde yapılması gereken bir hayli iş var… Güneşin doğuşundan önce tan yerinin ağarması ne ise, koşturmakta umut için O. Beklenilen neticenin duhulünden bir önceki evre… Gemideki bütün insanlar umutlarına ulaşmak gayesinde… Kabul edilmesi gereken geminin kaptanına tabi olarak, kendisine verilen koordinatlar doğrultusunda yol almak. Bizim müdahele şansımız ve imkânımz söz konusu değil. Bir hayli meşakkatli. Herşey daha ileri gitmek için. “Aşırıya kaçmayın.” denildiği halde… Geminin içi zahmet dolu varacağı yer rahmet dolu.Zahmet bizden nefsimizden.. Rahmet Hak’tan. Dümene teslim olmamak için dümenler çevirip durmaya devam eden umut denizinin umutsuz yolcuları olarak, planladıklarımızı bahşedilen yelkene ve kaptana uyarlamazsak limana varmadan suya gömüleceğimizi bilmemiz gerek…
Selam ve dua ile…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.