İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısından sonra getirilen yayın yasağı ve sosyal medya kısıtlaması, devletin yaptığı 10 numara bir iştir. İşin teferruatına birazdan bakacağız ama yakalanan kadın teröristin üzgün ve ezgin hali biraz bazılarını üzmüş gibi görünüyor. Bir insan olarak insan olsaydı öyle olmazdı demekle yetineceğim çünkü eğer üzülmek istiyorsa birileri, 81 masum vatandaşın kendi yüzleri ve ailesinin yüzlerindeki o hüzünlü ana bir baksınlar. Bu milletin yüzüne bir baksınlar ki hüzün ne demekmiş. Aslında bahsetmek istediğim konu şöyle: İşi siyasete döküp siyasi rant devşirme peşinde olanlar bu olaydan devleti ve İçişleri Bakanlığını sorumlu tutuyorlar. Peşinen şunu söyleyeyim ki bir isim vermem gerekirse Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Ümit Bey’in telaşla ve alelacele devletle dalga geçip kendisinin daha farklı bakabildiğini, kendi görüşlerinin çok önemli olduğunu, son 15 gündür bu olayın muhtemel olduğunu bilen devleti adeta suçladı. Terör ya da terörist adına ağzından bir tek kelam çıkmadı ağzı kırıkmış gibi. Ben bunları kabul etmiyorum. Süleyman Soylu ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı bazılarını terör sevici yaptı. Nedense bu olay olunca herkes otomatikman yüzünü HDP’ye çevirdi. Her ne kadar üzüldüklerini söyleseler de bu olaydan zerre kadar üzüldüklerini asla tahmin etmiyorum. Burada teröristin masum duran haline acıyan yarın aynı fotoğrafın kendisinde olacağını unutmasın. Terörün namuslusu, teröristin masumu olmaz, olamaz. Kaldı ki böyle çok da masum bir terörist değil. Türkiye Cumhuriyeti artık o eski Cumhuriyet değil. Ezik, yenik, sessiz, kaygısız, korkuyla yaklaşan günler geride kaldı artık. Türkiye Cumhuriyeti baskın, hakim, kuvvetli, kudretli, merhametli, muhteşem bir devlet oldu artık. İşte bu ince çizgiyi ayıracak olursak teröriste acıyanlar ile masum insanlara acıyanların vicdanları birbirlerine asla benzemiyor. Sırf siyaset yapacağım diye İçişleri Bakanlığını tefe koymak, onun üzerinden siyasi rant devşirmek, bu olayı yorumlarken devleti her platformda suçlayan ancak teröriste hala bir şey söyleyemeyen adamların vicdanıyla bu milletin vicdanı farklı yerlerindedir. Direkt olmasa da terör meselelerinde hükümet karşıtlığı adına ifadeleri kullanmak gerçekten çok tehlikelidir. Hani Nasrettin hoca fıkrası var ya hırsızın hiç mi suçu yok. Kardeşim böyle basit, sıradan, bir kişi tarafından yapılmış bir olay değil ki! Kandil tarafından bu yakalanan faili itlaf etmek için ardına tetikçi takan, onun peşine bir tetikçi daha takan, işi kim vurduya getirip fail buldurmamaya çalışan ve buna da uzun düzenekler hazırlayan terör örgütünün bütün tezleri çökmüştür. İstanbul polisi ve Emniyet Teşkilatı 24 saat geçmeden 60’a yakın suçlular ve zanlılar silsilesini canlı olarak paketleyip karşımıza dizmiştir. Bu başarıyı kimsenin gölgeleme hakkı olmadığı gibi devleti suçlamanın da bir anlamı yoktur.