Hani şu atları dizginlemek için kullanılan
ve deriden yapılmış kemer genişliğinde
ve uzun olan terbiyeden bahsediyoruz.
Atları sağa sola ileri ve geri sevketmek
için kullanılan terbiye. Aslında en çok da
durdurmak, frenlemek için gereklidir değil mi?
Sanırım evet dediniz.
Dün fırıncılar kazan kaldırdı nihayet. Nihayet
diyorum çünkü geç kalınmış bir eylem. Herkes
doları bahane ederek yaptığı zamlar karşısında
ne yapacağını düşünen
küçük esnaf ve dar gelirli
vatandaşın yanında
değil tabi. Ne oluyorsa
zayıfa oluyor.
Sosyal hayatın tam
ortasında akşama kadar
esnafla birlikte olan
biri olarak suçlunun
fırıncı olduğu kanısını
kuvvetlendirmek için
çabalıyor. Garibim fırıncı
ne yapsın?
Temel besin olan
un %120 zam yemiş
son üç ayda. Ne yapsın
garibim? Tedarik zinciri kırıldı, daha zor günler
bekliyor gibi ama faturayı hükümete küçük
esnafa kesenlerin başında biz geliyoruz. Hükümetin
suçu yok mu derseniz asıl suçlu o değil
demek isterdim. Dolar 11 lirayı altın ‘epey’i
geçti. Herşeye zam geldi bir insanlığa gelmedi
maalesef. Lüks çıtamız hâlâ aynı yerinde ve bir
alta inmeyi, daha mantıklı harcamayı ve biraz israftan
kaçınmayı bilmiyoruz maalesef. Nefsimizi
terbiye etmekten ziyade ipi elimize alıp başkalarını
terbiyeye çalışıyoruz. Ancak gariptir ki o ipin
ucuna koşulu at biz olduğumuzun farkında bile
değiliz. Biz nefsimizi terbiye etmez isek birileri
bizi terbiyeye devam edecek malesef.
Bütün bu olan bitenlere senaryo ve kurgu
olarak bakmak isterdim ama bu işin kolayı olur
gibi duruyor. İşin aslı kendimizi terbiye etmekten
geçiyor. Hiç gerek yok dediğimiz nefis mutealamız
bireysel muhasebemiz ve insanca yaşama
gayretimiz biraz geciksed e zamanı geldi
derim. Bakalım bir katkısı olacak mı.
Yaşayıp görelim.