Mushaf’taki sıralamada seksen birinci,
iniş sırasına göre yedinci suredir. Tebbet
suresinden sonra, A’lâ suresinden
önce Mekke de inmiştir.
“Tekvîr” kelimesi, surenin 1. âyetinde geçen
ve “dürdü, dürüp sardı” anlamlarına gelen
kevvera fiilinin masdarıdır. Sure adını bu fiilden
almıştır.
Bazı kaynaklarda “İze’ş-şemsü küvviret”
şeklinde isimlendirilmiştir (bk. Buhârî, “Tefsîr”,
81; Taberî, XXX, 40). Kısaca “Küvviret” ismiyle
de anılmaktadır (İbn Âşûr, XXX, 139).
Tekvir suresi yirmi dokuz ayettir.
Abdullah b. Ömer’den nakledildiğine göre
Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Sanki
gözleriyle görüyormuş gibi kıyamet gününü
görmek isteyen kişi, Tekvir, İnşikak
ve infitar surelerini okusun.” (Tirmizi, Tefsiru’l-
Kur’an, 74)
Surenin konuları
Bu surenin temel konuları; Kıyametin dehşet
verici bazı sahneleri ve
Kur’an’ın Allah kelamı oluşunun ispatıdır.
Bu sureyi daha iyi anlayabilmek için sureden
bazı ayetleri yazıma alarak birlikte tefekkür edelim
inşaallah.
Kıyamet gününün nasıl dehşet verici bir gün
olduğunu ifade etmek ve insanları böylesine dehşetli
bir gün için hazırlık yapmaya teşvik etmek
üzere, altısı kıyametin başlangıcından hesap zamanına
kadar, altısı da hesabın başlamasından
itibaren gerçekleşecek on iki olay anlatılmaktadır:
“Güneş, dürüldüğü zaman, Yıldızlar, bulanıp
söndüğü zaman, Dağlar, yürütüldüğü
zaman, Gebe develer salıverildiği zaman.
Yaban hayatı yaşayan (irili ufaklı) tüm canlılar
toplandığı zaman, Denizler kaynatıldığı
zaman,
Ruhlar (bedenlerle) eşleştirildiği zaman.
Diri diri gömülen kız çocuğunun, hangi
günahtan ötürü öldürüldüğü sorulduğu zaman,
Amel defterleri açıldığı zaman, Gökyüzü
(yerinden) sıyrılıp koparıldığı zaman,
- Cehennem alevlendirildiği zaman, Cennet
yaklaştırıldığı zaman,” Tekvir/1-13
a) Güneşin dürülüp kararması. Bundan maksat
ya güneşin ışığının sönmesi veya kütlesinin tamamen
dağılması, bildiğimiz formunu ve işlevini
kaybetmesidir.
b) Yıldızların dökülüp sönmesi. Güneş ışığının
sönmesi, bir kısmı parlaklığını güneşten alan diğer
yıldızların da söneceğine işaret eder.
c) Dağların sökülüp yürütülmesi. Bu ise yerkürede
meydana gelecek olan şiddetli sarsıntı neticesinde
dağların parçalanması ve yerlerinden kopup
dağılması anlamına gelir.
d) Doğacak develerin başıboş bırakılması.
“Doğacak develer” diye çevrilen
ışâr kelimesi “gebelik süresi 10
ayını doldurmuş; fakat henüz
doğurmamış olan develer” anlamına
gelir.
Kur’an’ın indiği dönemdeki Arap
toplumu bu develeri en değerli mal
sayarlardı. Temsilî olarak kıyametin
şiddetiyle karşılaşan insanın, böylesine
değerli mallarına dahi ilgi göstermeyeceğini
ifade eder.
e) Yabani hayvanların toplanıp
bir araya getirilmesi. Felâketin başlangıcındaki
tehlikeli yerlerden çıkmaları
ve daha güvenli yerlerde bir
araya toplanmaları veya bu büyük
felâketin tesiriyle kitleler halinde ölmeleri,
cesetlerinin üstüste yığılmasıdır.
“Yabani hayvanların birbirlerinden haklarını
almak üzere bir araya toplanması” anlamına
geldiğini söyleyenler de vardır (Şevkânî, V,
450). Nitekim bir hadiste kıyamet gününde hakların
sahiplerine ödeneceği, hatta boynuzsuz koyunun
boynuzludan hakkını alacağı belirtilmiştir
(Müslim, “Birr”, 60; Tirmizî, “Kıyâmet”, 2).
f) Denizlerin kaynatılması. Bu, şiddetli sarsıntı
neticesinde yerkürede meydana gelecek olan volkanik
patlaklar ve derin çatlaklardan dışarı püsküren
magmanın, lav kütlelerinin deniz sularını ısıtıp
kaynatması yahut dünyanın şiddetle sarsılmasının
ve dağların parçalanıp yok olmasının doğal sonucu
olarak denizlerin birbirine karışması ve tek deniz
haline gelmesi demektir (İbn Âşûr, XXX, 143;
krş. Tûr 52/6; İnfitâr 82/3).
Buraya kadar anlatılanlar kıyametin kopması
esnasında meydana geleceği bildirilen olaylardır.
g) Nefislerin amelleriyle birleştirilip şekillendirilmesi.
Bu âyetle ilgili yorumlar şöyledir:
1. Ölüm anında bedenden ayrılmış olan ruhların
kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilirken
bedenle birleşmesi.
2. Kıyamet gününde insanların benzerleriyle,
yani müminlerin müminlerle, kâfirlerin de kâfirlerle
bir araya getirilmesi (İbn Âşûr, XXX, 144).
3. Müminlerin nefislerinin hurilerle, kâfirlerinkinin
de şeytanlarla bir araya getirilmesi.
4. Kişinin dünya hayatında beraber bulunduğu
inanç ve zihniyet önderleriyle bir araya getirilmesi.
5. Kişinin aynı inanç ve ahlâkı,
paylaştığı insanlarla bir araya getirilmesi.
6. Azgınların kendilerini azdıranlarla,
itaatkârların da kendilerini
itaate davet eden peygamberler ve
müminlerle bir araya getirilmesi.
7. Nefislerin amelleriyle bir araya
getirilmesi (Şevkânî, V, 450451).
h)Diri diri toprağa gömülen kıza
hangi suçundan dolayı öldürüldüğünün
sorulması.
Cahiliye döneminde nadir de
olsa bazı Araplar kız çocukları yüzünden
utanç duydukları, bazıları
da onları büyütüp beslemede sıkıntı
çekmekten endişe ettikleri için onları
diri diri toprağa gömerlerdi. İşte ahirette sorgulama
başladığında bu katiller öldürdükleri kızlarıyla
birlikte mahkemeye getirilecek ve hesaba çekileceklerdir.
ı) Defterlerin ortaya serilmesi. İnsanlar öldüklerinde
hesap gününde açılmak üzere amel defterleri
kapanır. Hesap gününde bu defterler ortaya
konduğunda herkes, dünyada iken hayır veya şer
adına ne işlemişse kendi amel defterinde yazılmış
olduğunu görür ve yaptıklarını hatırlar.
j) Gökyüzünün sıyrılıp açılması. Gökyüzü
yerle birlikte (maddî evren) yok edilecek, insanın
önündeki madde engeli kalkacak, madde ötesi ile
yüzyüze gelmesi sağlanacaktır.
k) Cehennem ateşinin harlatılması. Bundan
maksat yakıcılığının arttırılması, işlevine hazır hale
getirilmesidir.
l) Cennetin yaklaştırılması.
Cennetin dünya hayatını Allah’a sevgi ve saygı
şuuru içinde yaşayan ve O’na itaatsizlikten sakınan
kullara (takvâ ehline) yaklaşmasından maksat,
o saadet ülkesine girme zamanının yaklaşmasıdır;
bunun takvâ ehline verdiği tatlı heyecandır.
Selam ve dua ile.