Her insan hak sözü dinlemek istemez.
Duysa da ya ona sırtını döner ya da onu
yalan ve büyü sayar. Hayatın acı ve tatlı olay-
ları ve zorlukları bizi daha dirençli ve daha
dayanıklı yapar. Bu zorlukların bizi alt etme-
sine izin vermemeliyiz. Zorlukların ve sıkıntı-
ların, dünyamızı karartmasına da izin
vermemeliyiz. Birçok insan, zindanda olma-
masına rağmen, duyduğu ıztırap, korku ve
endişeden dolayı, dünyayı bir zindandan
daha kötü bir yer olarak görür. İçinde bulun-
duğu durumu, bir zindan olarak gören bir in-
sanın böyle bir zindandan kurtulma umudu
tatlı, kurtulamama duygusu da acıdır. Dün-
yaya ait arzular da böyledir. Arzu ve istekle-
rinizi kovaladıkça gölge gibi sizden kaçarlar.
Onlara sırt çevirirseniz peşinizden koşarlar.
Ölümlü olan, sözde bir Tanrı’ ya tapanın
ağlayış,kabir ve gömülmekten başka bir na-
sibi yoktur. İnsan düzmece Tanrılara tapa-
maz, tapmamalıdır.Ey,insanlar !.. Mumdan
bir kayıkla ateşten bir denizi geçmeyin. Zira
erir ve siz de yok olursunuz. Topraktan yara-
tılmış bu fani bedenle de uzun ve uzak arzu-
ların peşinden koşmayın. Ömür biter, beden
zayıf düşer.ama siz arzularınıza ulaşamazsınız.
Baharın ardından sapsarı bir hazan gelir. Her
tahtta oturanın yerini eninde sonunda yeni
biri alır. Öyleyse şu dar ve karanlık dünyayı,
aydınlık ve yaşanır, daha iyi bir hale getirmek
daha iyi değil midir? İnsan kalbinde kin tut-
malıdır,tutulan kin büyür ve kalbi taşlaştırır,
kalbi karartır.
Onun için iyi bir dost seçilmelidir. Her
zaman yanında gerçek bir dostu olanın, gam-
dan ve sıkıntıdan korkmasına gerek yoktur.
Onun için tapınmaya değer tek ve gerçek
Tanrı, Allah’ tır. Ölümsüz bir Tanrıya tapan
için, zindan ile bahçe arasında bir fark yoktur.
Bu mutluluğun kaynağı, her şeye gücü yeten,
bizleri koruyup kollayan Yüce Rabbimizdir.
Boş nedenlerle, sıradan insanları aldatıp
kandırabilirsiniz.Bir yalanın tekrarı, onu dil-
lendiren kişinin de bu yalanı gerçek sanma-
sına yol açar. Dünyanın tatlı yüzü, halkın
ahmaklığı ve cahilliği, bunu yapanları azdır-
dıkça azdırır. Bunlar, “ Halk böyle istiyordu,
biz de kendi yararımıza halkı kullanıyorduk”
derler. Bunlara kesinlikle inanılmamalıdır. As-
lında, halka sorulunca halk gerçeği bilir. Ama,
gerçek gizlenirse bu mümkün olmaz.Aslında
gizlilikte kirlilik vardır.
Unutmayınız ki Allah, sabreden ve takva
yolunu tutanların emeklerini boşa çıkarmaz.
Zenginler, fakirleri unutmasınlar,acıma
duygusu bilinsin,düşene herkes el uzatsın, zi-
naya yaklaşılmasın, harama el
uzatılmasın,kimseye zulmedilmesin, herkes
komşusunu kendisi kadar sevmesini
bilsin,onlara yardım etsin, yetimlere el uzatı-
lıp sürekli yardım edilsin,kimse, komşusu aç
iken uyumasın, kadınlara kötü davranılma-
sın, kadınlarımız korunsun, bir insanın kendi
anasına duyduğu saygı, bütün kadınlara yan-
sımalıdır.
Başkalarına doğru yolu gösteren ayetler,
zalimlerin, ziyan ve hüsranını artırmaktan
başka bir sonuç getirmez. Ölüler duymazlar.
Hakkın kelamını ve doğru sözü can kulağı ile
dinlemezler. Hakkın çağrısını duysalar da ona
sırtını çevirip kaçarlar. Halbuki güzel sözler,
karanlık kalpleri aydınlatırlar,kalpleri yumu-
şatırlar.
İnsan her an, ölüme hazır olmalı ve ölüm
için hazırlık yapmalıdır. İnsan bin yıl yaşasa
dahi yine de ölüme sıcak bakmaz.Ölüme
sıcak bakanlar, peygam
berler ve Allah dostlarıdır. Bu dünya insan
için bir gurbettir. Asıl vatan ahirettir.
Orada gerçek ve hakiki tek dostumuz
Allah /C.C.) vardır. Ona kavuşarak gurbet
hasretinin sona ermesi ne güzeldir.
Güzel olan imandır. Allah ü Teala güzel
olarak imanı yaratmıştır. İman kimde varsa o
güzeldir, kıymetlidir. İman kimde yoksa o ne
olursa olsun kıymetsizdir, felakettedir. İnsanın
güzelliği göz ,kaş güzelliği değildir. İnsanın
gerçek güzelliği, iman güzelliğidir.Kimde iman
kuvvetli ise o hepsinden güzeldir. Alimler,ev-
liyalar güzeldir. Peygamberler, Ashab-ı Kirâm
çok güzeldir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.)
en güzeldir. Çünkü, iman nuru ile nur olmuş-
tur.
Selam ve saygılarımla…