TARİH VE TEKERRÜR

Merhum Mehmet Akif Ersoy’un “hiç
ders alınsaydı tekerrür eder miydi?”
diyerek altını çizdiği tarih, sürekli
aynı minval üzere cereyan ediyor.
Geçmişte yaşananlar aynen tekrar ederek karşımıza
çıkıyor ve bundan ders almak nedense hiç
aklımıza gelmiyor.
Kur’an-ı Kerim, tarihten ders almayanların
kıssaları ve genelde hazin sonlarıyla doludur.
Kimi gücün etkisinde
kalarak kibrini tanrı
ilan etmiş, kimi çok
aşırı giderek sevdiğini
kutsallaştırmış bu da
yetmemiş kutsallaştırdığını
puta çevirerek
tapınma duygularını
tatmin etmiş.
Bir kısmı da Allah’ın
ayetlerini bile
isteye bozarak kendi
anlayışına uygun bir
din çerçevesi sunarak
insanların cehenneme
çağırmış ve epeyce taraftar
bulmuş ama bunların hiçbiri kalıcı olmamış,
olamamış.
Ne anlı şanlı Nemrutlar, ne anlı şanlı Firavunlar,
ne Ebu Cehil’ler gördü bu dünya... Hepsi
de arkasında sürüklenen sefillerin alkışlaması
ve kutsamasıyla kendilerini bir halt sanarak diklendiler
Yüce Yaratıcıya karşı ve neticede tuzla
buz oldular...
Ezeli ve ebedi yegane varlık olan, yediren,
içiren, yaşatan ve öldüren Hz. Allah, zaferlerle
şımarmış liderleri ve peşinde sürüklenen sefilleri
hep helakla aslına çevirdi. Dün diklenenlerin
sesi bugün çıkmıyor artık. Arkalarında, daldıkları
sefahat içinde alkışlar saçan gafiller sürü kaldı
ama onlar da ebedi değil... Yüceler yücesi, emrine
boyun eğilecek yegane varlık olan Allah, baki
kalacak ve yine kaybeden sefillik deryasında sürüklenen
insanoğlu olacak...
Tarih bir kere daha tekerrüre gidiyor ama
bu gidiş pek büyük olacak... Saat çalışıyor ve
yine kimsenin ders almaya niyeti yok!