TALÂK SURESİ NÜZULÜ VE KONULARI

Mushaf’taki sıralamada altmış beşinci, iniş sırasına göre doksan dokuzuncu süredir.
İhsan süresinden sonra, ,Beyyine süresinden önce Medine’de nâzil olmuştur.
Talâk “boşama” yoluyla evliliğin sona erdirilmesini ifade eden bir terimdir. Genel konusu bu olduğu ve ilk âyetinde aynı kökten gelen fiiller kullanıldığı için sure bu adı almıştır.
Bu surenin inişine sebep olarak bir kısım âlimler hayız halinde meydana gelmiş bir iki boşama hadisesini göstermişlerse de, Ebu Hayyan ve Ebu Bekir İbnü'l-Arabî’nin açıkladıkları gibi en doğru rivayet, bu surenin herhangi bir hadise üzerine değil, doğrudan doğruya hukuki bir beyan olarak inmiş olmasıdır. (Ebu Hayyan, a.g.e., VIII, 281.)
Talâk suresi on iki ayettir.
Surenin konuları
Surenin temel konuları şunlardır; Boşanma, İddet (boşanan kadının yeni evlilik yapabilmesi için beklemesi gereken süre), Nafaka (boşanan kadının Sükna müddetince geçiminin sağlanması), Sükna (boşanan kadının kocasının evinde bir süre oturma hakkı), Boşanmada şahitlik, Emzirme, Yer ve göklerin yaratılmasıdır.
Sureyi daha iyi anlayabilmek için bazı ayetleri yazıma alarak birlikte tefekkür edelim inşallah.
Surede ilk ayet İddet konusunu açıklamaktadır; şöyle ki;
“Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde, onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının. Apaçık bir hayâsızlık yapmaları dışında onları (bekleme süresince) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar.
Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphesiz kendine zulmetmiş olur. Bilemezsin, olur ki Allah, sonra yeni bir durum ortaya çıkarır.” Talak/1
İddet, boşanan kadının yeni evlilik yapabilmesi için beklemesi gereken suredir. Yüce Dinimiz İslam, evlilik müessesini çok kutsal bir yuva olarak görmekte bu yuvanın yıkılmaması için birçok tedbirler ve çözümler sunmaktadır. Bütün yollar denendikten sonra yinede bu evlilik sağlıklı yürümüyorsa o zaman boşanma işlemi devreye giriyor. Bununda kuralları yine dinimiz tarafından disipline edilmiştir.
Usulüne (sünnete) uygun boşama şöyle olmaktadır:
Boşama düşüncesi kesinlik kazanmış olsa bile bu karar irade açıklaması haline getirilirken, kadının temizlik döneminde bulunması ve o dönem içinde eşler arasında cinsel temas meydana gelmemiş olması gerekir.
Bu şarta uygun olarak boşama iradesinin açıklanması eşler arasındaki evlilik bağını koparmaz; sadece bir boşama hakkı kullanılmış olur; buna ric‘î talâk (dönüş imkânı veren boşama) denir.
Kadın iddet süresi içinde (bir içtihada göre –boşamayı izleyen– üç, diğer içtihada göre yine boşamayı izleyen iki âdet dönemi sona erinceye kadar) aynı evde oturmaya devam eder.
Bu süre içinde koca evliliği sürdürmek istediğini sözle veya fiilen açıklarsa (ric‘at), yeni bir nikâh akdine gerek olmaksızın evlilik ilişkisi devam eder.
Böyle bir dönüş gerçekleşmeden belirtilen süre dolduğunda ise bu boşama kesinlik kazanır (bâin talâk haline gelir, buna “beynûnet-i suğrâ” denir) ve eşler ayrılırlar.
Yine de bu durum, yeni bir nikâhla tekrar birleşmelerine engel değildir. Yeniden evlendiklerinde yine geçimsizlik olursa boşama için aynı prosedür geçerli olur.
Fakat evlilik kurumunun hafife alınmaması ve dejenere edilmemesi için bu tür ayrılma ve birleşmeler belirli sayıyla sınırlandırılmıştır. Üçüncü boşama ile “büyük kesin ayrılık” (beynûnet-i kübrâ) denilen sonuç meydana gelir ve bu durumda eşlerin yeni bir evlilik yapmaları, daha uzun bir süreçte, gerçekleşmesi güç şartlara bağlanmıştır (bk. Bakara 2/230).
Tarafların konuyu daha dikkatli ve gerçekçi biçimde değerlendirmeleri için verilen bu imkânı kullanmak istememeleri halinde, yukarıda açıklandığı şekilde her bir boşamanın kesinlik kazanması için üçer ay beklemeden üç temizlik döneminde ayrı ayrı boşama işleminin yapılmasıyla da “büyük kesin ayrılık” meydana gelir.
Bütün bunların anlamı; boşanma düşüncesi ne kadar kesinlik kazanmış olursa olsun, Kur’an ve Sünnet’e uygun boşama usulüne göre (ister bir talâk hakkı, ister bütün haklar kullanılarak) kesin bir ayrılık –yaklaşık– üç aydan önce gerçekleşemez.
Bu süre içinde eşler aynı çatı altında bu kararı gözden geçirmek ve şayet mantıklı değil de fevrî bir karar söz konusu ise onu düzeltmek imkânına sahiptirler.
Nitekim âyetin sonunda şöyle buyurulmuştur: “Bilemezsin ki; belki Allah bundan sonra yeni bir durum ortaya çıkarıverir.”
Bu ifadeyi eşlerin özellikle kocanın evlilik bağının sona ermesiyle ortaya çıkacak sonuçları ölçüp biçmeleri, mâkul ve soğuk kanlı bir değerlendirme yapıp sağduyuyla hareket etmeleri şeklinde anlamak mümkün olduğu gibi hakkın kötüye kullanılması ve sınırın aşılmasından dolayı insanların aklını başına getirecek olaylar zuhur etmesi veya Allah’a saygısızlıktan kaçınıp süreye ve sınıra riayet etmeleri sebebiyle ilâhî bir lütuf olarak onları darlıktan kurtaracak veya aralarındaki soğukluğu giderecek gelişmelerin meydana gelmesi gibi mânalarla da açıklamak mümkündür.
Yukarıdaki prosedür fiilen başlamış evlilikler için geçerlidir.
Nikâh akdinden sonra fakat henüz karı koca hayatı başlamadan önce boşama halinde bu şekilde iddet beklenmesi gerekmez (bk. Ahzâb 33/49).
Hanefî mezhebine göre boşama şiddet ifade eden yahut kinâyeli sözlerle olmuşsa iddet süresi dolmadığı halde talâk hemen kesinlik kazanmakta (bâin olmakta), fakihlerin çoğunluğuna göre bir defada veya yukarıda belirtilen iddet süresine riayet etmeden kısa aralıklarla üç talâk
hakkının kullanılmasıyla “büyük kesin ayrılık” (beynûnet-i kübrâ) meydana gelmektedir.
Takdir buyurursunuz ki bu konu oldukça geniş ve teferruatlı bir konudur.
Burada ayetin taşıdığı anlamı ana başlıklarıyla sizlere aktarmaya çalıştım.
Selam ve
 dua ile.