Çağın vebası, kanseri, illeti, ince hastalığı,
karın ağrısı baş belası: Stres. Neyi var acaba diyorsun,
stres diyor. Bu aralar çok stresli... Strese
sokma kardeşim, stres yapma sakin ol.
Nedir bu stres kardeşim.
Vehim mi darlanma mı hüzün mü keder mi?
Elem mi bu stres denilen şey?
İlginç değil mi?
Ne ararsan var
şükür.
İnsan darlandı mı
acıdan, elemden, adına
stres diyor. İnalcık’ta
aynı şeyi soruyor
ya: Yeis mi keder
mi kahır mı… Neyin
belası arkadaş stres.
Herkesin ikide bir
girip çıktığı ve herkesin
girip girip çıkmak
zorunda olduğu bu
menem şey de ne?
Çağın en büyük
hastalığı.
Lütfen dikkat edelim.
Çocuklarımızı stresten uzak tutalım.
Strese girmeyelim.
Uzayıp giden ucu bucağı olmayan tıbbi terim,
psikolojinin dalı ama vatandaşın en büyük
bilinmezi stres. Adı yok, tadı yok, şekli yok, şeması
yok, tarifi yok stresin. Ama tembihi, korkusu
telkini var. Bizim elle tutamadığımız, gözle göremediğimiz,
somut mu soyut mu ne olduğunu
çokta bilmediğimiz ama ikide bir girip çıktığımız
hatta göremediğimiz halde iman ettiğimiz strese
alıştık herhalde.
Artık onsuz olmuyor.
Anamız gibi varlığına muhtaç, baba gibi
gölgesine sığınma gereği duyuyoruz nedense.
Zamanın ve mekanın sahibi gibi bizi kafakola almış,
sindirmiş, dindirmiş, hegemonyasına almış
durumda.
Psikolojik işler diye tanımlamak yetmiyor
artık.
Muğlak olmalı, gizemi ve esrarengizliği devam
etmeli ki stres diye kurulan bu sinsi plan
devam etsin. Güvendiklerini akrabayı taallukatı,
yari yareni bir çırpıda silip yerine bir şey koymalı
bu plan gereği. Stres çarkı, stres topu, stres atma
yolu, stres ilaçları diye uzayıp giden tonlarca kalem
satış malzemesi Ilaç ve sistem boşuna kurgulanmamış
değil mi?
Stres ah stres.
Sensizlik beni strese sokuyor.