SPORCU MESELEMİZ

Türkiye, 80 milyonluk nüfusa sahip olmasına
rağmen kendisinden daha küçük
ülkeler kadar bile sporcu yetiştiremiyor.
Eskiden bunu eldeki imkânlara
ve tesisleşmede yaşanılan fukaralığa bağlardık
fakat AK Parti iktidarıyla birlikte bu durum
olumlu anlamda değişti.
Son 19 yılda gerçekleştirilen spor yatırımlarıyla
ülkenin talihsizliği kırılacak dedik ama
aynı tas aynı hamam
durumundayız. Birileri
bu ifademe istatistikleri
göstererek şu kadar
aktif sporcumuz var, şu
kadar amatör şu kadar
da profesyonel sporcu
yetiştirmişiz diyebilir
ama benim anlatmak
istediğim bu değil.
Evet, kağıt üzerinde
ciddi anlamda bir
sporcu sayısına ulaştığımız
görülüyor fakat
nitelik yok nitelik. Üniversite
sayımız yüksek
olmasına rağmen nasıl dünya çapında bilim
adamları yetiştirmede arzu ettiğimiz seviyeye
gelemiyorsak sporda da aynı durumdayız. Sayı
çok, nitelik yok!
Bu konuya başka zaman tekrar değinmeyi
düşündüğümden direk olarak futboldan örnek
vermek istiyorum. Herkesin bildiği, sevdiği, izlediği,
aşina olduğu futbolda ne durumdayız?
Alt yapımız var, liglerimizin isimleri o biçim
fakat Avrupa’nın en küçük takımı bile sahada
bizi perişan edebiliyor. Her yıl Avrupa’ya gönderdiğimiz
büyüklerimiz feci şekilde dayak yiyerek
dönüyor. Avrupa’nın büyükleri ile makas
açılmış tamam ama küçükleriyle de baş edemiyoruz.
Fenerbahçe Belçika’nın orta sıra takımlarından
birini evinde yenmeyi başaradı. Beşiktaş
ise Portekiz’in orta seviye takımı Sporting Lizbon’dan
dört yedi hem de kendi evinde... Bir
yerlerde hata yapıyoruz. Sporcu yetiştirmenin
disiplin gibi başka püf noktaları da olmalı!