Soyulmak kadermi

Kader konusu değil değinmek istediğim. Kaderimiz haline getirilen itilmişlik ve sahipsizlikten bahsetmek istiyorum ebette. Pazar günü bilsem sınavı için bir okulda bulunmam gerekti. Yarım saatlik bekleme süresince tanıştığım eski yüzbaşyla sohbetledik biraz. Düzenden şikayet etti biraz. Konu hırsızlığa ve talana gelince ilginç bir şey anlattı. Askeriyeden atılınca babamla beraber tavuk dönercide çalışmak zorunda kaldığını ve işlerinde hayli iyi olduğunu söyledi. Dedimki “herkes şikayetçi piyasadan”. Sorun yok dedi, bizim işler gayet iyi. Dükkan eski Aziziye hastanesine yakın. Şehirde ne kadar hırsız var, öğlende bizim dükanda yemek yer. Konuyu açmasını söyledim biraz. Gayet basit dedi. Bu kaderine terk edilmiş hastane binası var ya, bizim işleri bayağı açtı. Sabah işe gder gibi, eline hiltisini, çekicini, takımını alan bu binaya geliyor. Ne kadar kapı pencere demir aksamı varsa söküyor. Öğlene kadar biriktirdiklerini belli bir hurdacıya satıyor. Sadece çıkardıkları elektirik kablosuyla adamlar cafe açtılar. Sağlık bakanlığının, il sağlık müdürlüğünün, belediyenin hatta Atatürk üniversitesinin dahi sahip çıkmadığı bu bina hırsızlar tarafından talan edildi. Hmde herkesin gözü önünde. Sonra o bahsi geçen hurdacılara yıkımı yaptırılıyor. Hayretle dinledim. Az çok o bina hakkında bilgim vardı ama bu kadarda değildi tabi. Presedür nedir, hangi kurum bu konuda yetki ve bilgi sahibidir bilemem ama ahvalimiz ortada. Benzer örnelerine denk geldiğimiz bu yıkım işleri son yılarda moda olmaya başladı şehrimizde. Yıkılması gerekirse yıkılacak elbette ama zannedersem bunlar biraz kural dışı işler. Kimin parası kimin mal varlığı ne kadardır beni ilgilendirmez ama, bu şehrin bir çakılından illegal para kazanandan Allah sorsun. Soyulmak bizim kaderimizmi.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.