Okuduğum ilk günden beri aklımdan
çıkmayan bir cümle var: “Propagandanın
yıkamayacağı kale yoktur!”
Hangi konuda olursa olsun, düzenli
bir şekilde yapılan propaganda amacına ulaşır.
Bu gerçeği aklımızın bir köşesinde tutarak
günümüz filmlerine ve sosyal medya mecralarına
bakacak olursak, “yalan da olsa yaz” gerçeğine
ulaşırız. Sen yaz,
yalan da olsa yaz, inanacak
birileri mutlaka
vardır.
Bir inanmış kişinin
etkisi ne olabilir demeyelim
lütfen!
İnanmak, domino
oyunundaki ilk taştır.
O taş amir konumundadır
ve o yıkılınca
kimse ayakta kalamaz.
Evet, bir inanmış
kişinin etkisi aynen
böyledir. Yalanı söyleyen
kişi, muhatabını
yeterince etkisi altına alamaz çünkü insan histen
örülü bir alettir. Hisler, karşısındaki muhatabın
yapaylığını farkeder ve bilinçaltı inanmakta direnebilir
ama inanmış bir kişi aynı yalanı dillendirince
durum değişir. Bir inanmıştan milyonlarca
inanmış çıkar.
İnsanın bir dine inanmaması için elinden
geleni yapan şeytan da yalanın yayılmasına yardımını
esirgemez. İnanmış yalancının yanında
muhatabına inanç pompalar ve neticede propaganda
amacına ulaşır...
Ülkemizde yıllardan beri aynı şey yapılıyor.
Hükümet ile alakalı yalanların ardı arkası kesilmiyor.
Yalan olduğunu bilen yüz kişiyse buna
inananların sayısı yüz binleri, milyonları buluyor.
Bu pirincin taşı ayıklanmaz arkadaş... Bataklığın
kurutulması gerekir. Tüm yönleriyle
muhkem bir siyasi partiler yasası ve yine tüm
yönleriyle muhkem bir sosyal medya yasası elzemdir.
Birileri, propagandanın bedelini ödemedikçe
bu sosyal terör bitmeyecektir.