SİNSİ HAREKET

Tarihler 15 Temmuz 2016’yı gösterdiğinde
ordumuzun içine sızmış bir grup hain devletimize
karşı harekete geçti. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın işaretiyle harekete geçen
halk, ordu içindeki vatanperverlerle bir olarak
ciddi bir savaş verdi ve hainleri tepeledi.
O günden beri bu sızıntı grubuna karşı çok
ciddi bir mücadele veriliyor. Ne kadar başarılı
olundu, ne kadarı temizlendi bilemiyorum ama
yerinden çok taş oynadı.
Genel müdürler,
generaller, erler, polisler,
öğretmenler derken
ciddi bir temizlik hareketi
yapıldı. Fakat yeterince
isabet olunamadı
kanaatindeyim.
Bana öyle geliyorki
ihanete omuz verenlerle
çanak tutanlar devletin
kademelerinde
yuvalanmaya devam
ederken, saf niyetlerle
ve kandırılmışlarla bu
yola dahil olanlar çok
ciddi sınavlar veriyor. Her zaman dualarımda bu
kesime yer vermeye ve masum olup da kurunun
yanında yananların aklanmasını Yüce Allah’tan
temenni ediyorum.
Kalkışma hareketini yapanlara ve bu oyuna
çanak tutanlara gelince...
Geçtiğimiz günlerde tevafuken iki kitap elime
geçti. İkisi de FETÖ lideri ABD kaçkını sözde
münzeviyi konu ediniyor. Kitabın biri 90’lı yıllarda
basılmış: “Yalanın Dayanılmaz Hafifliği”
ismini taşıyan bu kitapta çok usta bir şekilde
bilinçaltına gönderilen mesajlarla masum ve
tamamen iftiraya uğramış bir adam ve cemaat
profili çiziliyor.
15 Temmuz öncesinde okuduğumuzda bugünkü
bilinçle bakamayacağımızdan bir kere
daha gözden geçirmek istedim. Kitabın konusu
ve savunusu çok ilginç: Bir söyleşi şeklinde yazılan
kitapta FETÖ lideri katil, mealen şöyle diyor:
“Bizim silahlı bir örgüt kurduğumuzu
öne sürenler cemaatimize leke sürmek
için iftira atmaktadır. Bizim gibi mümin
ve vatansever bir cemaatin vatanına karşı
silahlanması hele hele devletin düzenini
silahpla yıkmaya kalkması nasıl mümkün
olabilir. Bu bize karşı uygğulanan bir yıpratma
politikası ve iftiradan başka bir şey
değildir.”
Evet, evet... Aynen böyle anlatılıyor.
Okuyunca dehşete düştüm ve Bakara Suresi’nin
11 ve 12. ayetleri geldi hatırıma:
“Bunlara, ‘Yeryüzünde fesat çıkarmayın’
denildiğinde, ‘Biz ancak ıslah edicileriz!’
derler. İyi bilin ki, onlar bozguncuların
ta kendileridir. Fakat farkında
değillerdir.”
Evet, böyle buyuruyor Hz. Allah ve ne kadar
da isabet ediyor değil mi? Hem gizli gizli silahlanıyor
hem de “bizim bununla ne alakamız var”
diyerek topluma ıslah edici rol kesiliyor. Bakara
Suresi 14. ayet bu durumu ne güzel anlatıyor:
“İman edenlerle karşılaştıkları zaman,
‘İnandık’ derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık
dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman,
‘Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak
onlarla alay ediyoruz’ derler.”
Bu adamların peşinden hâlâ gitmeye devam
edenlerin var olduğunu biliyoruz. Şunlar şunlar
diye ispatlayamayız ama hâlâ aynı gruba hizmet
vedenlerin olduğundan eminiz. Yukarıda bahsettiğimiz
kitaba ve aktardığım iki ayete rağmen
onlarla aynı yolu yürümekte ısrar edenler bu vebali
bölüşmüş demektir. Bu aynı zamanda eşit
derecede katilsiniz anlamına da gelir. Dolaylı
yoldan destek verenler de bu çerçeveye dahildir.
Gelelim ikinci kitaba...
Bu daha sinsi ve daha gizli bir eylem...
Kitabın ismi “Kur’an’dan İdrake Yansıyanlar”
yazar ise sözde münzevi, FETÖ lideri alçak
zat! Güya Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini tefsir ediyor.
Gerçekte yapmaya çalıştığı bir süre sonra
uygulamaya koyacağı kalkışma hareketine cemaatini
hazırlamak ve inandırmak!
Kehf Suresi’nin bazı ayetlerini ele alarak
“Ashab-ı Kehf”i konu edinen bu alçak zat, yedi
uyurların sisteme başkaldıran birer kahraman
olarak sunuyor ve mealen, “böyle yapılmalı,
sisteme baş kaldırarak amaca yürünmeli” mesajını
işliyor. FETÖ hareketine sadece o tarihte
yapılmış bir eylem gözüyle bakanlar ve bu darbe
girişimini hükümetin üstüne yıkmaya çalışanlar
bilsin ki, bu alçaklar çok sinsi bir plan üzere
yürüdüler. 2000 tarihinde basılan bir kitapta
Ashab-ı Kehf, azınlıkta da olsa baş kaldırarak
amacına ulaştı mesajı veriliyorsa 15 Temmuz
sandığımızdan daha sinsi bir eylemdir. NOKTA!