SESSİZ İSTİLA

Kısa mesajlı bir film, kısa zamanlı bir çalışma ama gaye büyük, hedef büyük, proje büyük. İzlemenizi tavsiye etmiyorum. Neden derseniz birçok nedeni var ama benim aracılığımla izlemiş olmayın siz. Konusunu anlatayım size. Bu kısa metrajlı film, 2011 yılında başlayan Suriye savaşı ile gündeme gelen göç dalgası ile ilgili. 2043 yılına kadar bize geçici olarak göç etmiş olan Suriyelilerin ülkemizi istila edeceği, baskın nüfus haline geleceği, bizim ise azınlık haline geleceğimiz bir konu işlenmiş. Normalde izlediğinizde ülkemizin geleceği adına kaygı verici tema gözünüze çarpıyor. Biraz kaygılanmak ile beraber biraz öfkeniz kabarıyor. Sonra bu öfke bir yabancı düşmanlığına evriliyor içinizde. Kafanızda acabalarınız çoğalıyor konuya öfke ile ve nefretle bakmaya başlıyorsunuz. Hadi canım deme gereği duyuyorsunuz ama aslında kurgu o değil. Zafer Partisi’nin milliyetçi küskünü, İyi Parti’nin kapıya atılmışı milliyetçi refleksin yeni adayı Ümit Özdağ tarafından kurgulandığı ortaya çıktı. Hükümet karşıtlığı meselesinden çok içişleri bakanlığı ile polemik yaşayarak gündemde kalmaya çalışıyor sayın Özdağ. Elbette parti lideri gibi onun da hakkı muhalefet etmek. Haklı mesajları var elbette ama gündemde durmaya çalıştığı konu kendini ve partisine hit yapacak cinsten. FETÖ’nün dışarıdaki sosyal muallimlerinden Uslu ile irtibatı ayan beyan ortada. Hatta hakkında çok su kaldıracak görseller ve metinler çıkıyor yavaş yavaş. Tabii ki konu Zafer Partisi’nin siyasi ve ideolojik saplantıları değil. Konu yabancı düşmanlığını körüklemek. Suriyelilerin buraya neden geldiği konusunda bir araştırma yaparsanız günün birinde maazallah sizin de böyle bir durumla karşı karşıya kalmanızı gönül istemez. Zoraki ve mecburi kabul ettiğimiz bu insanları elbette mecburiyetlerinden dolayı kınamayacağız. Benimde şahsi kaygılarım var bu konuda. Ancak bu filmde anlatıldığı tema gibi değil elbette. Ben bir müslüman olarak suriyelilerinde Yemenlilerinde ukraynalıların da kadınlarının yaşlı ve çocuklarının ülkemizde, topraklarına sulh gelene kadar kalmasından yanayım. Sokaklarda keyfi dolanan plajlarda nargile keyfi yapan suriyeli gençlerin bir an önce ülkelerine dönmesinden yanayım. Ukrayna erkekleri bu konuda takdire şayan bir onur sergilemişken suriyelilerin bunu yapmamalarında bir engel yok. Ülkelerindeki karışıklıktan savaştan kandan ve gözyaşından beslenen ve batı istilasının baskısından kaçan insanlara sahip olmak yardım etmek insani ve imani mükellefiyet gerektirir. Bu işi siyasi salvollarla kısa metrajlı filmler ile çözemezsiniz. Hangi parti ve hangi siyasi olursanız olun bu konuyu malzeme edemezsiniz. Ülkemiz adına kaygı duyuyorsanız önce kolunuza taktığınız ve ülke adına hiçte hayır söylemeyen bu insanlardan ve ilişkilerden vazgeçeceksiniz. Ben şahsen bu filmi hiç sevmedim. Kalın sağlıcakla.