Baş kaldırı. İtiraz edebilecek cesaretini toplayıp, 40 yıllık eli kanlı katillere direnme girişimi. Diyarbakırlı anaların isyanı aslında srhildan. Muş’la Kulp arasındaki araziye tuzaklanmış ölümün anlamı şudur; Örgüt bitiyor. Aslında bu tarz eylemleri örgütün ilk palazlanma yıllarında görmek mümkün. Baskı yapan, korkutan, sindiren bir politika. Aynı zamanda anaların baş kaldırısına cevap ve önleme işlmi bu eylem. 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan bu planın asıl amacına bakarken, pkk nın tükenme evresini görme şansı yakalıyoruz. Aslında tükendi tüknmesine ama Chp her fırsatta hayat öpücüğü veriyor. Başları sıkıntıya girince koşup gidiyor. Karşıt söylemler geliştiriyor. Ülkeyi kuran parti, yıkmak için çabalıyor. 40 yıldır baskıdan ve zulümden usanan analar artık evlatlarını vermiyor örgüte. Babalar cesaretleniyor ufak tefek. Örgüt militan temin edemiyor. Bulduğu çoluk çocuk ne varsa dağa taşıyor. Sivil halkı baskı altında tutmak için zulüm yöntemi kullanıyor. Ormanları yakıyor, saçma sapan işlere soyunuyor. Anaların yıktığı korku duvarını yeniden inşa etmeye çalışıyor. Dışardaki desteğiyle içerdekileri örgütlemeye çalışıyor. Kürt kimliği üzaerinden bulandırmaya ve oyalamaya devam ediyor. Ancak her ne yaparsa yapsın, hazin son yakın. Her ne kadar dış destekle, ülke ütopyalarıyla ABD nin maşalığını yapsa da, işlerinin bittiği gün çöpe atılacaklarını kendileri de biliyor. Bunun olmaması için var gücüyle saldırmaya çalışıyor. Ama azimli analar devreye girdi artık. Bu iş çok su kaldıracak gibi görünüyor. Bölge halkının yılgınlığı ve bitkinliği usanmışlık seviyesinde. Bundan dolayı artık palazlanamıyor, güç devşiremiyor. Yakında yeni eylem sinyallerine karşı polisimiz ve kuvvet kollarımız teyakkuzda. Emniyet ve güvenlik açısından ülke daha rahat olmasına rağmen, huzur bozacak çatlak seslere fırsat vermiyor kolluk kuvvetleri. Bir taraftan analar, bir taraftan bu ülkenin yiğit evlatları bu meseleyi kökünden söküp atacaklar inşallah. Ortak söylem şöyle olsa gerek; “toparlanın, hiçbir yere gitmiyoruz”