“Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın.”
Son iki aydır dünyanın karşı karşıya kaldığı hastalık ve salgından dolayı insanlar neye sığınacağını şaşırdı. Herkes bir taraftan bu işe bir çare ümidiyle ilim ve bilim adamlarını bekliyor. Elbette ilmin ve bilimin ışığında çözülecek mesele. Ancak biz şöyle inanırız. Ölümde, kaderde Allahın taktiriyledir. Ve her türlü hayır ve şerde ondandır. Onun vermediği bir şifayı bize hiçbir bilim adamı veremeyecek. Ama bu taunun şifasınıda yine onlar aracılığıyla vereceğine inanıyoruz. Elbette şifa Allahtandır ve duada kaçınılmazdır bizim için. Kazadan kaçıp kadere sığınmayı emreden halik, elbette bu konudaki hükmünü ve şifasını verecektir. Müslüman bir toplum olmamız hasebiyle, uzun zamandır unuttuğumuz duaları yeniden hatırladık şükür. Selatü selamları tazeledik. Azda olsa silkindik ve kendimize geldik. İşin farkına vardık ki, biz azmış ve sapmış topluluklardan olmuşuz. Meseleyi anlatmada zorlandığım taraf şu. Ben antakyada askeri vazifemi yaptım. Orası kozmopolit bir bölge. Dinlerin ve inançların mozaiği gibi bir yer. Kavgasız ve hürmetkar bir yaşam düzeni var. Kışlamıza yakın bir yerde olan kiliseden ara sıra çan sesleri gelirdi. Ben bir müslüman olarak bundan hiç gocunmadım. Ve ardı sıra okunan ezanlardan da muhakkak ki çandan haz alanlar gocunmuyordu. Bu virüs meselesiyle gündeme gelen “minarelerden okunan salatü selamlar” hakkında o kadar çok kötü yorumlar ve tepkiler okudumki, insan olmaktan haya ttim. Bir hristiyan, yada mecusi yada başka bir dine mensup insanların tenezzül dahi etmediği meseleri kendine görev bilenlerin derdinin ne olduğunu hala çözmüş değilim. Elbette içlerinde sakladıkları kinden beslenen sözlerdir paylaştıkları. Ancak bu cennet memlekette hiç kimseye baskı ve sindirme politikası yokken, kimin neden bilendiğini düşünmek lazım derim. Bu nasıl bir kabullenememektir bilemem ama evinde bu taunun geçmesini sukunetle bekleyen gurebanın duasıyla ayakta kaldıklarını unutmasınlar. Lokal olarak yüzyıllardır ugulanan selatü selamların bu memleketi ihya ettiği aşikardır. Biz bundan medet umuyoruz ve şifa bekliyoruz. Belki size abes gelebilir ama biz Allaha inanıyoruz. Selamımızda kelamımızda bu minval üzeredir. Bu millet bu coğrafyada olduğu sürece bu ezanlar susmayacak inşalla. Beğenmeyen başka bir virüslü ülkeye göçedebilir.