Şehidimizin mübarek naaşı bu soganlarla
ve tekbirlerle kaldırıldı. Son yolculukta en çok
yürekleri burkan ise bir yaşında yetim yavrunun
çevresine anlam verebilmek için fırlattığı meraklı
bakışlar oldu.
Hani bir Erzurum bedduası vardır, “canız
yana”... Yana evet, cehennem ateşleriyle beraber
yansın canları,
zulümle dökülsün kanları...
Kim bu vatana
kem gözle bakıyorsa,
kim İngiliz’in, Ermeni’nin
vs. bilumum
kuzu postu giymiş
kurtların maşalığını
yapıyorsa canları yansın...
Şehit yakınlarından
birinin de haykırdığı
gibi, birimiz değil
binimiz bu vatana kurban
olsun. Bu vatan
ki İslam toprağıdır, bu
vatan ki ezanları Allah’ın birliğiyle çalkalanır...
Bu vatan ki mazlumların sığınağı, zalimlerin mezarıdır...
Elbette kurban olsun canlar ama içimizdeki
hainlerle onlara çanak tutan leş kargaları
da kurban olsun. Bu toprakların yeni bir Anayasa’ya,
yeni bir CMUK’a ihtiyacı var.
Terör sadece şehit verilerek yenilmez. Terörü
besleyen damarların da kurutulması lazım.
Benim Mehmedime mermi sıkan it, sırtını
TBMM’deki “dokunulmaz” çanaklara sırtını yaslayamaması
lazım. Teröre en küçük göz kırpan
vekil de olsa çakal da olsa hakimin huzurunda
kelle vermesi lazım... Bu böyle gitmemeli...