Yaşamak için geldiği fakat zulüm ve mezalimi yaşatan ve bunlara karşı duyarsızlığıyla acı, elem, keder ve gözyaşını kat be kat arttıran insanoğlunun varolduğu bu dünyayı çarkına oturtacak olan olan Cenab- ı Hakkın emirlerine teslim olanlardır. Yani bir bakıma Teslim alanlar, teslim olanlardır. Bu teslim alma, Hakkın teslim edilmesi ve Hak tarafında olmanın bir nişanesi olarak Dünya diye bir derdi olmayanların, derdi Dünya olanlarla mücadelesinin neticesiyle olacaktır. Kullandığımız “Teslim” ifadesini kendini “Özgür” diye tanımlayıp nefsinin esaretinden kurtulamayan,bilmedikleriyle imtihan edildiği halde bildiğini zannederek büyüklük taslayanlar itiraz ederek ‘Özgürlük’ teraneleri atabilirler. Zira bunu söylerken özgürlüğü Allah a esarette (Teslim olma) bilen duası müstecab inanç erleri/abidelerini de unutmamak gerekir özgürlük adına! Günümüzde özgürlük izafi bir hale bürünmüş bulunmakta maalesef. Kimine göre Özgürlük ‘varlığına ket vurulduğu (engellendiği) için yokluğu hissedilen’ Kimine göre ‘Var olduğunu bildiği halde yok saydığı’ Düşünce züğürtleri için ayrı bir muamma vesselam… Selamette ve salim olmak anlamını da içinde barındıran “Teslim” ifadesi özgürlüğün anahtarıdır. Ve bu her insanın hakkıdır ve bu hakkın diğer bir açılımı da özgürlüktür. Böylelikle özgürlük, teslim edilmesi/alınması gereken bir haktır. Dünya Tarihin de “teslim almak ve olmak” adına birçok mücadele yapılmış ancak yine teslimiyetteki şuursuzluktan dolayı Dünya esaretten kurtulamamıştır. Buraya kadar anladığımız kadarıyla Teslim olmak güzel bir yaşam sürmenin ön koşuludur. Bir çocuğun annesine-babasına teslim olması, bir hastanın tedavisi için doktoruna teslim olması, bir yolcunun menziline varıncaya kadar bindiği araca ve şoföre teslim olması gibi hepimizin yaşamının ortak bir parçası ve gerçeği olarak karşımıza çıkmaktadır teslim olmak. Ve bu örnekler çoğaltılabilir. Anne–baba, doktor, araç ve şoför gibi yaratılmışlara teslim olarak her söylediklerine riayet etmemizi lütfeden Âlemlerin Rabbine teslim olmak ise teslimiyetin en ulvisi ve elzemidir.
Teslim olmak için bir Musa (as.) gerek Rabbinin emri mucibince elinde tuttuğu asasını yere vuracak. Ve onun asayı vurmasından önceki teslimiyeti gerek, denizleri yarıp küfrün sürüngenlerini yutacak. İşin hikmetinin vurmada değil durmada -her daim huzurda durma, sözünde durma- olduğunu bilerek… Vaktini, akdine (söz) armağan etmesinin idrak ve şuuruyla… Ve yadırgamamalı Musa (as.)’ın buzağıya tapan kavmini zamanın buzağısı olan teknoloji, nefis, para, şan-şöhrete taptığı halde tapmadığını söyleyen teslim olmamışlar. Teslimiyetin şuuruyla yönelmeyen demesin umut dağının aşılmadığını. Ağlamayı bilmeyen gözlerini dikmesin Cennete. İçine atılmaktan korktuğumuz ateşi içine atan âşıklara sormalı teslimiyeti,harareti ve yanmayı.“Ben de bir arkadaş sahibiyim” demesin kimse Ebubekir‘in (Ra) teslimiyetini tanımadan. Çekmeyen çileyi, tatmayan balı anlatmasın.Susmayı bilmeyen konuşmasın. “Okudum!” demesin Kur’an a nazar etmeyen (bakıp, okumayan) ve “İşittim!” demesin emirlerine muti (itaatkâr) olmayan. Teslim olarak Âlemlerin Rabbine, kapatalım gözlerimizi görmek için. Ki görmenin en iyisi gözlerin kapatıldığı anda başlar. Dilimizi üst damağımıza yapıştıralım vuslatın provasını yapalım. Bak işte görüyorsun gönderdiklerinin seni karşıladığını(iyilik/kötülük), yaşadıklarını ve yaşattıklarını yaşamaya başladığın bir ortamdasın. Sorulacak sorulara verilecek cevapları düşünmektesin. İşte! Bu kadar yakınında senin ötelerde sebepsiz yaşayarak aradığın yaşam sebebin. “Derdi Dünya bilen, Dünyayı Dert bilmez” diyor sana… Kalbin mutmain oluyor (doyuma eriyor) ve gözünün önüne “…Kalpler ancak Allah’ı zikir ile mutmain olur.” ayeti geliyor. Açıkgözlü ol! Açma gözlerini devanı bulmak üzereyken derdinde. Sıyrılmışken meşakkat buhranından tadına var bu demin. Ve Pişman olduğunu haykır. Pişman ol ki temizlenebilesin. Ve temiz ol ki pişmanlığın faydasını görerek teslim olasın en hayırlı pişman “Nasuh” gibi. Affetmeyi sevenin affına müştak oldu Nasuh. Bil ki okyanuslardaki su bir balığı nasıl kuşatmışsa Allah’ın rahmeti de seni kuşatmıştır. Teslim olan suya ait olduğunu bilir. Teslim ol ki kurtulasın. Teslimiyetinin gereği olarak Ya âşk ehli ol, Ya âşk ehliyle ol. Sev ki! Sevilesin, Hoş gör ki! Hoş görülesin, Merhamet et ki! Merhamet edilesin, An ki! Anılasın, Unutma ki bu değerler kimse tarafından sana gösterilmez senin tarafından HAK EDİLİR!
Selam ve
Dua ile…