Sanal hayat oh ne rahat. Ne para var ne
de fiyat. Gerçekten öyle oldu. Sosyal
medyayı takip ediyorum burada başka
bir dünya dönüyor. İlgi alanları arasında
ahşap evler, yaban hayatı, evde hobi, kitap
vesaire bu tarz şeyler var.
Dolayısı ile bu tarz paylaşımlar ile ilgili ne
kadar resim, video, ifade varsa sabah erkenden
benim duvarıma dolduruyorlar. Paylaşımlara
bakıyorum derede altın arama, havvas ilmi, araba
ve aksesuar, ikinci el
matkap, börek, çörek,
envai çeşit yiyecek ile
donatılmış sofralar evden
para kazanma...
Yok yok!
En fazla paylaşılan,
yorum yapılan konu
ise derede altın arama
ve havvas ilmi. Derede
altın arayanlar, definecilik
yapanlar, herkesin
bir ortak noktası var.
Dedesinin saklı altın
hikayesi. Herkesin dedesinin
kazanla gümülü bir altın hikayesi var.
Detayları farklı olsa da bunların, dedem dediği
1900’lerin başlarına denk gelen tarihlerde bu
bölgede hiç de öyle altını olan adam yok.
At pisliğinden sarılan sigaralar eşliğinde kurulan
hayalleri, torunları bugün define zannedip
arıyor ve bir de havvas ilmi var ki evlere şenlik.
Herkesin takip eden bir cini, herkesin kayıp bir
muskası ve hastanın iki katı bir hoca var piyasada.
Bütün bunların toplamında uçuk kaçık ifadeler
arasında havada dönen fiyatlar var.
Allah rızası için yaptığı söylenilen muskalardan
adamlar A8 Long biniyorlar. Garip bir şey
gibi görünüyor bana bu sosyal hayat. Her şey
çok, herkes zengin, herkes çapkın ama ortada
herkes züğürt, herkes dinden habersiz, herkes
yankesici gibi dolanıyor. Kandırmanın bir sanat,
kandırılmanın da bir başka sanat olduğu sanal
dünyada bu gariplikler devam edip gidiyor. Ancak
o kadar rahat, o kadar zengin, o kadar suni
ki ne yaşanası bir dünya ne de yaşanmak istenen
bir dünya. Garip bir dünya gidiyor işte.