Yaratılış gerçeğini irdelerken aklın ve hafsalanın almadığı bir takım harikulad işlele karşılaşırız. Şüphesizki bizim idrak edemediğimiz aklımızın zayıf, becerimizin yetim kaldığı meseleleri kurandan ve hadislerden öğreniriz. Hikmetten sual olunmaz kanunu her zaman geçerli olsa da hikmetin anlaşılması için de bazan hadislerde peygamberden nakledilenleri kriter kabul tmek zorunda kalırız. Bil insan oğlunun bu dünya sisteminde ki yerimizi ve görevlerimiziincelerken hiçte yalnız olmadığımız, hatta bizlere tain edilen meleklerle denetlendiğimizi asla unutmamalıyız. Sınav sisteminin bir parçası olan rahman ve şeytan ikileminde, iyi amellerin rahmani, kötü amellerin ise şeytani olduğunu sınaflayabiliriz. Madem ki melek ve şeytan var, o zaman imtihanda yanılma paylarımız ve risklerimiz var demektir.
İdrak ettiğimiz bu mubabek günlerde bizlere yardım olması açısından şeytanlarım görevden azli gibi engellenmesi, bize rabbimizin bir lutfu olduğu kanaati hasıl olmaktadır. Bu konuyu irdelerken, az farklı yönlerinide incelersek, dh iyi kavranmış olacağı kanaatindeyim
İnsanlar gibi şeytanlar da kısım kısımdır; çok aşırı zararlıları olduğu gibi her insana özel verilmiş şeytanlar da vardır.
Sonsuz hikmet sahibi olan Allah, geniş koordinatlar ve sınırsız potansiyele sahip çok kıymetli cihazlar, çok üstün kabiliyetlerle donattığı insanın sürekli terakki etmesini, yaratılışının hakkını vererek maddeten ve manen yükselmesini murad ettiği için şeytanları insana musallat etmiştir.
Grafit denilen madenin 100 bin atmosfer basınç ve 3 bin derece sıcaklık altında tutulmasıyla ancak elmas elde edildiği düşünülürse, insan fıtratındaki elmastan çok daha kıymetli madenlerin açığa çıkması için şeytanların ne kadar lüzumlu olduğunu idrak edebiliriz.
Yalnız