RAMAZAN-I ŞERİF İBADETLERİ

Ramazan ayı; Rahmet ayıdır, ibadet ayıdır.

Ramazan deyince akla ibadet, ibadet deyince akla Oruç gelir.

Ramazan deyince de akla gelen ilk ibadet Oruç’tur.

Allah için Oruç

İslâm'ın temel ibadetlerinden biri de Ramazan Ayı’nda oruç tutmaktır. Oruç, Allah'ın hoşnutluğunu (rızasını) kazanmak amacıyla, tan yerinin ağarmasından, güneşin batmasına kadar yeme içme ve benzeri bedeni isteklerden uzak durmaktır. Oruç bedenle yapılan bir ibadettir. Yalnızca Allah rızası için yapılırsa ibadet olur.

İslâm’ın beş şartından birisi de oruçtur. Hicretin ikinci senesi farz kılınmıştır. Kitap, Sünnet ve icma ile sabittir.

Ramazan Ayı’na Oruç Ayı da denir.

Müslüman olan, akıllı olan, buluğa ermiş olan, sağlıklı olan ve bir yerde mukim olan kadın ve erkek her Müslüman’a, Ramazan Ayı’nda oruç tutmak farzdır.

Yüce Rabb’imiz Kur’an-ı Kerim de: “Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Böylece umulur ki korunursunuz.” (Bakara, 2/183) ayeti ile orucun hem farz olduğunu, hem de günahtan ve şeytandan korunma yolu olduğunu belirtmiştir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir Hadis-i Şeriflerinde: “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Peygamber Efendimiz’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şahitlik etmek, namazı kılmak, zekât vermek, Ramazan orucu tutmak, gücü yetenler için Beytullah’ı ziyaret etmek.” (Buharî, İman 1; Müslim, İman 20; Tirmizi, İman 3) diye buyurmuşlardır.

Her ibadetin olduğu gibi oruç ibadetinin de şartları vardır. Orucu bozan şeyler ve oruçlu insanın yapması veya yapmaması gereken şeyler vardır.

Bu ilmihal bilgilerine girmeden kısaca şunu belirtmek isterim ki; vücuda giren şeyler orucu bozar. Unutarak ve istek dışı olanlar hariç.

Oruç tutmakla mükellef olan kadın ve erkek her Müslüman’ın, oruçla ilgili ilmihal bilgilerini öğrenmesi farzdır. Özellikle orucu bozan şeyleri kesinlikle öğrenmesi gerekir. Oruca yeni başlayan çocuklarımıza da, ebeveynlerinin öğretmesi gerekir.

Ramazan orucuna niyet ile başlamak gerekir. Niyeti kalp ile yapmak yeterlidir. Dil ile de söylenmesi faydalıdır.

Niyet, iftar saatinden fecr’e kadar yapılır. Unutanlar sabah kuşluk vaktine kadar yapabilirler. Hanefi Mezhebi’ne göre, sahura kalkmak niyettir. Ramazan’a başlamak bile niyettir.

Ben niyet etmedim diye oruç yemek olmaz.

Sahura kalkmak sünnettir. Ayrıca, iftarı hemen açmak, sahuru imsak’a yaklaştırmak da sünnettir.

Seferde olan kimse için oruç tutmama ruhsatı vardır. Ama seferde oruç tutmak çok faziletlidir. Güç yetirebilenin tutması daha fazilettir.

Oruçlu kişi, ibadetinin yanında bol bol dua etmelidir. Kendisi, anne-babası, çocukları, akrabaları, arkadaşları ve cümle Müslümanlar için dua etmelidir.

Oruçlu kişi, yeme içmenin yanında, eline, diline, gözüne, kulağına ve bütün azalarına dikkat etmeli; onları da gıybetten, malayaniden, gereksiz yerlere bakmaktan, kötü söz söylemek ve dinlemekten, faydasız bütün işlerden korumalı ve sakınmalıdır.

Bu işler orucu bozmaz; ama orucun faziletini azaltır. Sevabını bitirir. İbadetin muhabbetini keser. Diğer insanlara kötü örnek olur.

Allah takva olanları sever.

Oruç ibadeti zor bir ibadettir ama mükâfatı çoktur.

Hz. Peygamber (sav), bütün ibadetler gibi orucun da insan davranışlarını etkileyen, düzenleyen yönlerine işaret eder: “Oruç bir kalkandır. Oruçlu, saygısızlık yapmasın, ahlâksızca konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkışırsa, iki defa, "Ben oruçluyum." desin diye buyurmuşlardır.

Bu canı bu tende tutan Allah"a yemin ederim ki oruçlunun (açlıktan dolayı değişen) ağız kokusu Allah nezdinde, misk kokusundan daha hoştur.

(Allah, oruçlu için şöyle buyurur): "O, yemesini, içmesini ve cinsel isteklerini benim için terk ediyor. Oruç benim içindir. Onun mükâfatını ben vereceğim. Bir iyiliğe ise on misli ecir vardır." (B1894 Buhârî, Savm, 2.)

Sehl İbni Sa'd (ra)'den rivayet edildiğine göre Nebî (sav) şöyle buyurmuşlar;

"Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir.

Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez.

Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez." Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166. Ayrıca bk. Nesâî, Sıyâm 43; İbni Mâce, Sıyâm 1

Allah(cc), tuttuğumuz oruçlarımızı, kıldığımız namazlarımızı, yaptığımız hayır ve hasenatlarımızı, okuduğumuz Kur’an tilavetlerini, çektiğimiz zikirlerimizi, dinlediğimiz sohbetlerimizi Dergâh-ı Âlisi’nde kabul etsin. Âmin…

Selam ve dua ile…