“POSTU BİLEN, DOSTU BİLİR.”

Kim sorsa “Müslüman mısın?” diye çok kuvvetli bir tondan “Elhamdülillah!” demekteyiz. Peki hiç kendimize bu soruyu sorup, şöyle içi dolu ve mutmain bir şekilde aynı cevabı verebildik mi? Cevap müsbetse diyecek bir şeyimiz yok.Allah kavi eylesin! Cevap bizim gibi menfi ise samimiyetle acaba bunun nedeni ne olabilir diye düşünmeden edemiyoruz.

Birkaç başlık beliriyor içimizde. Mesela sorun, Dünyamızı ahiretimize uygun imar edemememiz. Dünya’ya gereğinden fazla tanzim ediyoruz. Sahip çıkıyor, sahipleniyoruz. Ve böylelikle haddi aşıyoruz. Kullanmak için oluşturduğumuz her şeyin adeta kullandığı bir meta oluyoruz. Başka bir ifade ile eşyanın kulu, kölesi oluyoruz. Örneğin; Biz mi parayı kullanıyoruz, paramı bizi kullanıyor? Biz mi telefonu kullanıyoruz, telefon mu bizi kullanıyor? Düşünün! Bir ev sahibi olmak için olmadık meşakkatlere giriyoruz. Yıllarca ödenmeye çalışılan borçların altında hayatımızı heba ediyoruz. Çalıştığımızın yarısı bankaya, yarısı da bize Ya kalıyor, ya kalmıyor. Kıtkanaat geçiniyoruz. Çünkü ev sahibi olacağız! Kimimizi bu süre zarfında stres, yorgunluk vs. hasta ediyor. Belki kazanmak için çıktığımız yolda hayatımızı kaybediyoruz. Cenazemiz eve sokulmuyor direkt mezarlık… Taziyen evde değil belediyenin çadırı veya bir Camii’nin taziye odasında alınıyor kabul ediliyor! .. Oysa O Evi almak için ömrümüzü heba etmiştik. Sonuç mu! Hayatını vererek aldığın ev, seni de, cenazeni de, taziyeni de almıyor… Mesela insanın bir başka aldanışı; Gün boyu bir fasikül dahi okumayan insan, gereksiz birçok WhatsApp durumu vs. okumaktan geri kalmıyor. Evet!Teknoloji günümüzün en büyük zaafiyetlerinden biri. kullanmasını bilmediğimiz teknoloji ‘nin bizi kullanmasına olanak tanıdığımız için buzağıdan farksız olduğunu Allah dostlarından Yakup Haşimi(ks) “Çağımızın buzağısı; Teknoloji.” şeklinde ifade etmişlerdir. Hani; Hz. Musa’nın (as) kavmi, erittikleri altınlarla buzağı yapmış ve buzağıya tapınmışlardı. İşte buzağıdan kasıt budur. Yani, Hz Musa (as) zamanında yaşanmış ola bu hadisede , ne erittikleri altın, ne de buzağı suçluydu. Suç, insanların, buzağıyı hakkın önüne geçirmeleri ve Hak’ka tercih etmeleriydi. Günümüz insanlarına baktığımızda televizyonu, telefonu vs. teknolojik unsurları Hakkın önüne koyarak ve Hakkın rızasının dışında kullandıklarına tanık olmaktayız. Daldığımız ekranları, geçen namaz vaktine tercih ediyoruz. Dualarımızı ekran başında, samimiyetsizce yapıyoruz. Aile içi sohbetleşmelerimiz ya olmuyor, ya da ekrandaki alaladelikler ve fuhşiyattan dolayı tesiri olmuyor. Zira; “Göz gönlün penceresidir.” gördüğü ve işittikleri ile ikmal olan gönül, bu vesileyle muazzam değişikliklere maruz kalmaktadır. Biz ebeveynler ise hiç

sıkıntısızca gayr-i ahlaki diziler ve programların bir sonraki bölümünü iple çekiyoruz. Bilmiyoruz ki çektiğimiz O ip, Dar ağacında ki taburede bekleyen evladımızın, istikbalimizin ipi!!! Maalesef bir çok örnek sıralayabiliriz. Hiçbirşeyin fayda vermediği gün “O gün ne mal fayda verir.Ne de oğullar.” (Şuara 88) gelmeden uyanmamız gerek. “O (kıyamet) saati çattığı gün günahkârlar her ümidi keserler.” (Rum 12) Bilmeliyiz ki; ‘Ümidini kaybedenin, kaybedeceği kalmaz!’ Dikkat edelim çünkü Allah’ımız varsa ümidimiz vardır. Allah’ın ipine sarılalım.Ve artık DİRİLELİM! Hiçbir kudreti olmayan toprağı öldürüp dirilten Mevla, seni neden diriltmesin? Üzerinde bir tek yaprağı olmayan bir ağacı tomurcuk, yaprak, meyve ile ziynetlendiren, dirilten Mevla, seni neden diriltip, ziynetlendirmesin? Sen Eşref-i Mahlukat sırrına mazhar olup, gereğini ifa edersen, Cenab-ı Hak senin için ziynetlendirdiği şu nebatat’tan(Bitki) ziyade seni ahlak, ahkam, edep, ve ilim ile müzeyyen eylemeye muktedirdir. Sen ise o nebatat’ın kökünü saldığı toprağa, su’ya, Güneşe bağlı kaldığı gibi, Kur’an ın nuruna , Peygamber’in (sav) ahlakına ve kendi acziyetinin şuuruna vakıf olarak bu taltife(ödül) layık olabilirsin. Bunu, maddi ve manevi temizliğine, teslimiyetine, arkadaşına, meşguliyetine vs. dikkat ederek yapmalısın. Zira, En büyük aldanışımız bu tercihlerimizdeki yanlışlarımızdan duhul (ortaya çıkmak) etmektedir. Bu meselelere dair çokça hadis ve ayeti kerime bulunmaktadır. “Temizlik imandandır.” “Kişi, arkadaşının dini üzeredir.”

“Kimin hicreti neye ise, karşılığında O vardır.” Bizim yönelişimiz bir nevi varacağımız yerden bize haber vermektedir. Allah ın Dünyada bizleri hangi işlerle meşgul ettiğine dikkat edelim. Çünkü meylettiğimizle meşgul etmektedir. Yani; tercihimizi takdir etmektedir. Günahkârlardan uzak kalalım “Bizi hep O mücrimler (günahkârlar) şaşırtmıştı.” (Şuara/99) dememek için… sonuç olarak Allah’ın bizim için yayıp döşediği postumuzda (yeryüzünde) otururken mülkün malikinin bilincinde olalım ki, postumuz bizi dostumuza götürsün.

Selam ve dua ile…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.