Panik ve nanik

Haber başlıklarına bakıyorum her gün.  Her 30 haberin 24 ü korku ve panik üzerine kurulu metinlerden oluşuyor.  Açlıktan tutun teröre kadar, sağlıktan tutun ekonomiye kadar her konuda bir korku ihtiva eden metim bulmanız kolay.  Salgınla ilgili hergün korkunç raporlar yayımlanıyor.  Sokaklarda çırpınan görüntüler sonrası şimdide mutasyona uğramış virüs görüntüleri yayılıyor. Diğer taraftan fareler açlıktan yollara serilen çocukları kemiriyor. Nükleere başlıklı füze korkusu ve elbette terör patlamaları. Falan filan işte. Hergün yenisi ekleniyor korkulara. Katlanarak çoğalan korkularımız bizi buhranlara sürüklüyor.  Zannımca bütün bu olanları yapanlar izlerken komedi ve dram olarak algılıyor. Daha çok korku işlerine geliyor galiba. Sağlıktaki korkunun ardında zenginlerin toplu aşı alımı ve imalatçısının kazandığı rakamı büyük paraları geliyor göz önüne. Terördeki korku politikası silah satışlarıyla ilgili paralara bağlı görünüyor. Ekonomik korkular üretime ve dış alımlara bağlı duruyor ekranda. Hepsi paraya bağlı görünüyor değilmi. Biz korktukça onlar daha fazla kazanıyor nasılsa. Sonrada panikten nanik çıkarıyorlar eğlence amaçlı. Sahte aşı vurma organiasyonları ekranlara taşınıyor. Biz sadece korkmak zorunda kalıyoruz nedense. Bunu akıl edemeyecek kadar aptal değiliz elbette ama oyun kurcular onlar. Şimdilik tabi. Bakarsın bizde yarın bir kör ebe organize eder, onlar gözlerini kapayınca masaların diine saklanırız. Olabilirmi. Tabiki. En güzel becerdğimiz oyun nasılsa. Oyun bizim ruhumuzda var.