Cumhuriyet tarihi boyunca kurgusunu
sözde “Cumhuriyetin Sahibi” özde ise
“İslam’ın düşmanlığını” misyon edinmiş
bir oluşum olarak lanse edilmesine,
yaptıkları ve yapmakta oldukları ahval ve
efal bize bunu böyle izah etmektedir.
Bunu bir iftira bunu bir karşıt söylem olarak
söylemiyorum; sırf düşmanlık olsun diye de
söylemiyorum. Bunu onlar söylüyorlar! Geldikleri
günden bugüne kadar ettikleri mücadeleden
hep İslam karşıtlığı hep
İslam düşmanlığı hep
bir kandırmaca hep bir
karşıtlık söz konusudur.
Bunu tek parti olarak
iktidarda oldukları
dönemden tutun günümüze
kadar hemen
hemen bütün işlerinde
ve bütün fiillerinde görmek
mümkün.
Camileri ahır olarak
kullanmalarına,
“Atlara bakıyorduk”
bahanesi uydurma
gereği bile duymayan
anlayışın, bugün çocukları çağdışı eğitimle yetiştiriyoruz
ifadesine bağlayan ana damar, Türk ve
İslam düşmanlığıdır. Bunun başka bir şeyle izahı
mümkün değildir.
Hangi ülkeye bakarsanız bakın, hangi yönetim
şekline bakarsanız bakın, ülkeyi kurtarıyoruz
bahanesiyle ülkesine ihanet eden başka hiçbir
grup göremezsiniz. Saçma sapan söylemler,
garip garip işler, teröre arka çıkmalar hep bu
meyanda yaptıkları işlerdir. Milletin ve ümmetin
gözünün içine baka baka İslam düşmanlığı
yapanların sözde siyasi söylem olarak ya da laik
görüş olarak algılanmasını beklemek ahmaklık
olur. Kendisi bir eczacı olan CHP’nin de sözcüsü
olan bir adamın Diyanet tarafından yapılmaya
çalışılan işleri “Ortaçağ Karanlığı” olarak algılaması
hatta özünde iyileştirici olarak barındırdığı
eczacılık gibi bir meslek ile de çok bağdaşmayan
ve sanki ona kalmış gibi niyetini açık açık
ortaya koyan bu düşmanlığı anlamak mümkün
değildir.
Bulundukları yerde içki, zina, kadın ve her
türlü kokuşmuş iş bu adamların sandığından çıkmaktadır.
Bunu bir karşı partili ya da bir siyasi
söylem olarak ya da bir eleştirme refleksi olarak
söylemiyorum. Bunu bir müslüman olarak söylüyorum.
CHP, Müslümanlara ve müslümanlığa
aleni cephe almaktadır. Bunu dün olduğu gibi
bugün de yapmaktadır. Niyetlerine bakılırsa
yapmaya da devam edecektir; bunu anlıyoruz
ve biliyoruz. Ancak sırf iktidar karşıtlığı olsun
diye siyasi manevralarını bu lokomotifin peşine
takılan vagonlara söylemek istediğim şudur:
Gerek Saadet Partisi gerek İyi Parti gerek
Demokrat Parti gerek Deva Partisi bu adamların
katarlarında ne işleri olduğunu bize izah etmek
zorundadırlar. Birbirlerini yalayan, yağlayan,
taltif eden açıklamaların altında yatan niyet nedir,
bunu bize söylemek zorundadırlar. Bunu anlamakta
zorlanıyoruz. Bağlı oldukları merkezleri
biliyoruz ancak Milli Görüş gibi bir camianın bu
işe alet edilmesi, milli refleksleri olan insanların
bu güruha siyaseten de olsa dahil edilmesi bizi
gerçekten üzmektedir. Ülke adına bu gerçekleri
artık ümmet görmelidir ve gerekli tepkiyi koymalıdır.