Okumak insan için elzem anlamak ise şarttır. Insan bir cümleyi bir kitabı yada hayatı okuduğu zaman, anladığı kadardır okuduğu. Karşıdakinin ne anlattığı değil ne anladığındır asıl olan. Mesele okumak yada anlamak değil mesele biraz farklı. Önceki gün ekranlara 11 yaşında bir çocuk çıkardılar, adi atakan. Az zamanda çok kitap okumuş çocuk. Ekranlara taşıdılar bu yeni fidanı. Annesiyle beraber kameralara konuştular. Once annesi, sonra kendi ikazıyla kendi konuştu. Turkiyede bu tarz insanların harcandığını falan söyledi. Çocuk ışt ilerde bu ilk röportajını kendide dinleyip ona göre gardını alacak mutlaka. Önce kendinden emin duruşunu, sonra annesini aşağılamayı daha sonrada hayatı sorgulayacak elbette. Haberin totalinde önemli bir şey izledim. Biz ebeveynler olarak çocuğumuza kitabın yanında adabı muaşereti, ahlakı, davranış biçimlerini, töreyi, büyüğü de öğretmeliyiz. Dış dünyanın kurguladığı bir nesilden ziyade, genetik kodlamalarına, ülkesine milliyetine uyan insani vasıflarla donanmış acıma hissi olan paylaşımcı nesiller gelistirmeliyiz. Küçük emrahtan ceylana, küçük ibodan hayta ismaile kadar bir çok çocuk gördük ekranlarda. Zamanla büyüyen büyüdükçe de gözden kaybolan şöhretler silsilesine yenileri eklenecek elbette. Bu atakanda medyanın yeni keşfi ancak biraz farklı. Hesapta çok okumuş biri olarak ekranlara taşınsada farklı mecralarca kullanilabilecek bir karakter. Hatta elindeki domuz figürlü çocuksu kitaplara bakılırsa, kullanılmaya başlanmış olduğunu görürüz. Bu yeni cevheri başkalarına kaptırmadan tedbir almak lazım. Yoksa okumuş olmakla anlamış olmayan bir nesli bize karşı kullanmaktan hiç çekinmeyecekler. Elimizdeki hissiz ve bilgisiz nesle, annesini iten aşağılayan kendini beğenmiş yeni nesiller ekleyecekler. Lütfen dikkat