O İNCE ÇİZGİ

Siyasette bütün karmaşıklık bütün kalabalığa rağmen biraz farkı ile siyaset yapan insanlar var. Bunlardan biri Rahmetli Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan birisi de sayın Muharrem İnce. İkisine de oy vermem ama ikisini de beğeniyorum. Fatih Erbakan’ın beğenmemdeki sebep şu: Moda mod bire bir babasının politikası ya da siyasi anlayışını güdemese de onun taklidini yapmaya çalışıyor. Bu Türk siyaseti adına önemli bir adım. Bir diğeri de sayın Muharrem İnce... Hatırlayacaksınız Muharrem İnce’nin Erzurum ziyareti esnasında bu köşede aynı ifadeleri kullanmıştım. Oy vermiyorum ama verilmesi gereken bir oy olursa sayın İnce’ye kurban olsun diye. Sebebi şu daha doğrusu doğru olan da şu: Sayın İnce, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi arenasında CHP’nin olması gerektiği yerde duruyor. Şu an doğruya doğru, eğriye eğri diyebiliyor. CHP kanadında özlediğimiz, sayın Baykal sonrası milli refleks meselesine sahip belki de tek adam. Başka parti de kursa sol gelenekten gelmesi onu bir başka yerde konuşlandırmamıza ihtiyaç duymaz. Sol cenahta siyasetini beğendiğim 3 adamdan bir tanesi, diğerlerini söylemeyeceğim. Sayın İnce’nin, Kılıçdaroğlu’nun Amerika gezisine ilişkin değerlendirme esnasında ifade ettiği ve altını çizdiği konular bizim günlerdir üzerinde tepindiğimiz meselenin özüdür. 1945 yılına kadar İngiltere’nin hegemonyası altında kalan Türk siyaseti 45 sonrası Pentagonun kontrolü altına geçmiştir. Tabii ki bu CHP aracılığıyla olduğu için CHP’nin kıblegâhı Pentagon’dur. Onun için her fırsatta koşarak gittikleri ancak kabul görmedikleri adamlıklarını gayet pişkin bir şekilde hiçbir şey yokmuş gibi hamburger yiyip geri dönme pahasına o kapıdan beri durmamaktadırlar. Sayın İnce de o makama gelse ya da gelecek olsa aynı işi yapar mı bilmiyorum ama söylediklerine bakılırsa bir milli kimliği az da olsa bir milli duruşu var görünüyor. Bu farkıyla yürüttüğü siyasetinde büyüdüğü, serpildiği, gıdalandığı toprak olan CHP’ye geri dönme çabası var mıdır bilmiyorum ama bu ayarda durması onun adına iyi olacak gibime geliyor. Yoksa Türk siyasi tarihi boyunca parti çöplüğüne dönen arka bahçede kendisine ters çevrilmiş, bir ayağı sağlam yukarı bakan bir sandalye duruyor. Bana kalırsa Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası “Adam kazandı” ifadesini kullandı diye tuvalet yanında ayrılan sandalyeden daha şereflidir o tersine duran tek ayaklı sandalye. Nüans farkı ile de olsa sol cenahta da ara sıra doğruyu söyleyen birilerini görmek bana ümit veriyor. Bu İnce’nin, ince bir farkı olsa gerek.