O GÜN HERKES BİRBİRİNDEN KAÇACAK - 2

Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’de “Kahrolsun
yalancılar (Zariyat -10 )” buyurulmamış
mıdır? Peki bu yüce ölçüye göre insanlar, birilerini
suçlamak için, neden yalan söylerler ? Bunlar hiç
Allah’tan korkmazlar mı? Anlamadan, araştırmadan,
incelemeden, birilerinin yalanlarına inanıp
neden bazı insanlara iftira atarak yalan söylerler ?
Bu mübarek ayete göre, yüce Rabb’imizin
kahrından neden sakınmazlar
? Yoksa bu yalancılar, hâşâ
sümme hâşâ, bu emirlere rağmen,
yüce Allah’a kafa mı tutmaktadırlar?
Dini endişesi olmayanlar için
zaten dünya dümdüzdür. Ama
inandım diyenler de neden bu
inançsızlar gibi davranırlar? Onların
inançları nerede kaldı ? Bu inancın
ne ehemmiyeti var ki ? Yüce Rabb’imizin
kahrettiği yalancılardan,
yine yüce Rabb’imize sığınırız.
İnsanlara iftira atarak yalan
söylemek de attıklara bu yalana dayanarak
gıybet etmek de insanlara
hakaret etmek de dinimizde fasıklık
olarak nitelendirilmiştir.
Fasıklık ise yine dinimizde ahlaksızlık olarak
belirtilmiştir. Ahlaksız da şerefsizdir. Böyle insanların
şahitliği kabul edilmez, sözüne güvenilmez ve
devlet işlerinde istihdam edilmez ve devlet tarafından
da uygun görüldüğü şekilde cezalandırılır.
Demek ki insanlara suç isnat etmek için yalan
söyleyenler, iftira atanlar ve gıybet edenler ahlaksız
ve şerefsiz insanlardır. İftiracılar ve benzerleri
rezil kimselerdir. Ahlaksız insanları toplum şiddetle
reddeder. Onların toplumda yeri yoktur. Onlar
toplumdan hep kötü insanlar olarak dışlanırlar.
Yalancılar aynı zanda münafık insanlardır.
Münafık insanlar da dinimizde,Allah’ı inkar eden
kâfirlerden daha aşağı derecededir. Allah’ım, kâfirlerden
de aşağı olan bu sıfatlılardan sana sığınırız.
Bu ne kötü bir sıfattır.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) “ Yalan, nifak
kapılarından biridir” , “ İman sahibi her
hataya düşebilir. Fakat, hainlik yapamaz ve
yalan söylemez ” yine “beş günah vardır ki
keffareti yoktur, bunlardan birisi
de mü’mine bühtan ve iftiradır”
ve “ münafığın âlameti
üçtür : Konuştuğu zaman yalan
söyler, vaat ettiğinde yerine getirmez,
emanete hıyanet eder”
buyurmuşlardır.
Yine, “ Müslümanda, hainlik
ve yalan bulunmaz” buyurarak
Allah’a iman edenlerin bu çok
kötü huylardan uzak durmalarını
tavsiye etmişlerdir.
“Allah Teâlâ’nın, kendisine
ortak koşanlardan (müşriklerden)
başka bütün kullarını isterse
bağışlayacağını (Nisâ-48-
116)” ifade etmektedir. Buhari ve
Müslim gibi muteber kaynaklarda
yer alan bir hadis ise “kul hakkının
bağışlanmayacağını, dünyada
helallik alınmamış ise ahirette, önce
zalimin sevaplarından alınıp mazluma verileceğini,
eğer o zalimin sevapları yetmez ise
bu defa da mazlumun günahlarından alınıp
zalimin suç hanesine yazılacağını” ifade etmektedir.
Bu hesaplaşma, çok zor bir hesaplaşmadır.
Ahirette Allah’ın huzurunda hesaplaşma,
Allah’a karşı hesap vermenin ne demek olduğunu
bu insanlar neden unuturlar ? Vay bu gafillerin
hallerine!..
Peki bu mübarek ölçüyü bilenler hele hele Allah’a
iman edenler ise, halen daha neden insanlara
iftira atar, onları suçlamak için neden yalan
söylerler ? Neden ? Neden ? O büyük hesap gününü,
neden görmezden gelirler ? Ne oluyor bunlara
böyle ?
Müslümanlar, birilerinin doğruyu da yalan,
yanlış yapan ve iftirayı taşıyıp yayanlara inanmamalıdırlar.
Bir habere inanmadan önce araştırmalı
ve soruşturmalıdırlar.
Yüce Rabb’imiz “Ey iman edenler !.. Bilmeden
birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza
pişman olmamanız için, yoldan
çıkmış biri (fasık) size bir haber getirdiğinde
doğruluğunu araştırın. (Hucurat-5)”
buyurarak inanan insanların, duydukları her sözü
araştırıp onun doğruluk derecesini öğrenip o sözü
öyle söylemelidirler. Aksi takdirde yalan söylemiş
olurlar.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) de “ Kişinin
her duyduğunu söylemesi, ona günah olarak
yeter “ buyurarak insanların, her söyleneni aktarması,
herhangi bir araştırma yapmadan bir sözü
söylemesi, yalan anlamına geldiğini kesin olarak
ortaya koymaktadır.
Allah’tan korkalım, Siyonist, Hristiyan ve din
düşmanlarının oyununa gelmeyelim. Yaşadığımız
bu güzel hayatın ve bu cennet vatanın kadrini,
kıymetini iyi bilelim. Bu güzel nimetlere nankörlük
etmeyelim. Eğer nankörlük edersek bunları yitirebiliriz.
Bütün bu gerçekler bize şunu gösteriyor ki
dünya hayatında basit çıkarlar için yapmacık arkadaşlıklar
ve dostluklar kurmak, insanın yaratılışındaki
mükerremliğe ve hikmete ters düşmektedir.
Ahirette ebedi mutluluk, dinlenme ve huzura
kavuşma yurdu olan cennet dururken can yakıcı,
bağırtıcı azap yeri olan cehenneme girmemek
için, bu dünyada kişinin, hesabını iyi yapıp orada
anasından, babasından, eşinden, kardeşinden ve
çocuklarından kaçmaması ve uzaklaşmamasının
hikmetini dünyada iken bilmesi gerekir.
Güzel Söz : “Yalan, güven ve emniyeti,
huzur ve itimadı yok eder”. İmam ŞAFİİ
Selam ve saygılarımla…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Erzurumlu 16 Aralık 2021 21:42

    O günümüzde Allah yardım etsin. Bu günü düşünerek hayatımızı buna göre duženlememiz lazım. İş işten geçmeden.

  • Muhkem Dadaş 11 Aralık 2021 12:16

    Yine mükemmel bir yazı.Allah razı olsun, sevgili kardeşim.Zihnine, ellerine sağlık.