Onuncu ayette Nuh (as)ın kavmine Allah’tan
bağışlama dilemeleri emredilirken,
sonraki ayette bu
bağışlamanın neticesi bildirilmektedir.
(Bağışlama dileyin ki,) üzerinize gökten
bol bol yağmur indirsin.” Nuh/11
“Sizi mallarla, oğullarla desteklesin ve
sizin için bahçeler var etsin, sizin için
ırmaklar var etsin.” Nuh/12
Bağışlanma emrine itaat etmeyenlere
Yüce Allah (cc) devamla gelen
ayetlerde şöyle buyurmaktadır.
“Size ne oluyor da Allah için bir vakar
(saygınlık, büyüklük) ummuyorsunuz?
Hâlbuki O, sizi evrelerden geçirerek
yaratmıştır.” Nuh/13-14
Müfessirlerin 13. ayetle ilgili değişik
yorumlarını şu şekilde özetlemek
mümkündür:
a) Ayeti tevil etmeksizin zâhirî
anlamına göre yapılan yorum: “Neden
Allah’ın sevabını ummuyorsunuz (ve
azabından korkmuyorsunuz)?”
b) Tercûne fiilini “önem vermek”
anlamında te’vil ederek yapılan
yorum: “Neden Allah’ın büyüklüğüne
önem vermiyorsunuz?” Bu yorum,
“Neden Allah’ın büyüklüğüne önem
verip de azabından korkmuyorsunuz?”
anlamına gelir.
c) Vakar kelimesini “imanın sonucu”
anlamında te’vil ederek yapılan
yorum: “Neden Allah’tan imanın sonucunu
beklemiyorsunuz?” Yani iman
edip iyi işler yaptığınız takdirde
Allah’ın size sevap vereceğini neden
ümit etmiyorsunuz?
d) “Ne oluyor size de Allah’ın
büyüklüğünü hesaba katmıyorsunuz!”
Meâlde bu anlam tercih edilmiştir (bu
yorumlar için bk. Şevkânî, V, 343; İbn
Âşûr, XXIX, 199-200).
14. ayette sözü edilen yaratılış
evrelerinden maksat iki şekilde tefsir
edilmiştir.
a) ya ilk insanın topraktan başlayarak
mükemmel insan haline gelinceye
kadar geçirdiği aşamalardır
b) veya sperm halinden itibaren gerek
ana rahminde gerekse doğduktan
sonra bedensel ve zihinsel olarak
gelişimini tamamlayıncaya kadar
geçirdiği aşamalardır (insanın yaratılış
evreleri hakkında bilgi için bk. Hac
22/5; Mü’minûn 23/12-14).
Hz. Nûh (as), Allah’ın insanı aşama
aşama yaratarak mükemmel bir varlık
haline getirdiğini hatırlatıp insanın
O’na minnettar olması, varlığını ve
birliğini tanıyıp kulluk etmek suretiyle
minnet ve şükrünü göstermesi
gerektiğine işaret etmektedir.
Bu bölümde de Yüce Allah’ın varlığını
ve kudretini gösteren dış deliller
zikredilerek, insanların dikkatine
sunulmuştur.
“Görmediniz mi, Allah yedi göğü
tabaka tabaka nasıl yaratmıştır?
Onların içinde nasıl ayı, bir ışık,
güneşi de bir kandil yapmıştır?”
Nuh/15-16
Devamla gelen ayetlerde Yüce Allah
(cc) şöyle buyurmaktadır.
“Allah, sizi (babanız Âdem’i) yerden
(bitki bitirir gibi) bitirdi (yarattı.) Sonra
sizi yine oraya döndürecek ve kesinlikle
sizi (yeniden) çıkaracaktır.”
Nuh/17-18
İlk ayet iki şekilde tefsir edilmiştir.
a) İnsanlığın atası olan Hz. Âdem’in
topraktan yaratılışına bir işarettir.
b) Her bir insanın gelişmesi ve
yaşaması için gerekli olan besinler
doğrudan veya dolaylı olarak topraktan
alındığı için insanların yaratılıp
geliştirilmesi bitkilerin yerden bitirilmesine
benzetilmiştir (İbn Âşûr, XXIX,
204).
Âyette insanın, bedeniyle ait olduğu
toprağa geri
gönderileceği, ancak bir
defa daha topraktan
hayat alanına
çıkarılacağı bildirilerek
uhrevî sorumluluğunu
unutmaması gerektiğine
işaret edilmiştir.
Devamla gelen
ayetlerde de Yüce Allah
(cc) kulları üzerindeki
nimetini bildirmektedir.
“Allah, yeryüzünü sizin
için bir sergi yapmıştır
ki, oradaki geniş yollarda
yürüyesiniz.”
Nuh/19-20
Bu bölümde Hz. Nuh (as), kavmini
Yüce Allah’a şikâyet etmektedir.
Nûh, dedi ki: “Rabbim! Gerçekten
onlar bana karşı geldiler, malı ve
çocuğu ancak kendi hüsranını artıran
kimselere uydular. Bunlar da, çok
büyük bir tuzak kurdular.” Nuh/21-22
Sonraki birçok peygamber gibi Hz.
Nûh’un da kendi halkının ileri gelenlerinin
direnişiyle karşılaştığı
anlaşılmaktadır.
İnkârcı önderlerin “tuzak kurmaları”nı
anlatan ifade, ayak takımını Nûh’u
öldürmeye kışkırtmaları veya kendilerinin
zengin ve güçlü olduklarını
hatırlatarak bunu, doğru yolda
bulunduklarının bir sonucu olarak
göstermeleri şeklinde açıklanmıştır.
“Şöyle dediler: ‘Sakın ilâhlarınızı
bırakmayın. Hele hele Vedd’i, Süvâ’ı,
Yeğûs’u, Ye’ûk’u ve Nesr’i hiç
bırakmayın.” Nuh/23
Tefsir kaynaklarında burada geçen
isimlerin, aslında Âdem’in çocuklarına
veya sâlih kişilere ait isimler
olduğu bildirilmektedir.
Buna göre sâlih kişilerin
ölümünden sonra, önceleri
onların anılarını canlı tutmak
ve hâtıralarına saygı
gösterip şefaatlerini dilemek
amacıyla heykelleri
yapılarak her birine temsil
ettiği sâlih kişinin ismi
verilmiş; fakat zamanla
kutsallık yüklenen bu
heykellere tanrı gözüyle
bakılıp tapılmıştır.
Kaynaklar bu heykellerin
Câhiliye dönemi
Arapları’nın da tanrıları
arasında yer aldığını kaydetmektedir.
Nitekim Araplar çocuklarına “Vedd’in
kulu, Yegs’un kulu” anlamında Abdü
Ved, Abdü Yegs adlarını veriyorlardı
(bk. Zemahşerî, IV, 164; Râzî, XXX,
143; Şevkânî, V, 346).
Nûh tufanında her şey sular altında
kalıp harap olduğu halde bunların
sonraki nesillere nasıl intikal ettiği bilinmiyor.
Muhtemelen bu isimler
Nûh’un gemisinde bulunan müminler
tarafından sonraki nesillere anlatılmış,
onlar da tanrılarına bu isimleri
vermişlerdir.
Kavmin ileri gelenleri hakkında Nuh
(as) şöyle buyurmuştur.
“Onlar gerçekten birçoklarını
saptırdılar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin
sadece sapıklıklarını artır.”
Nuh/24
Yüce Allah (cc) inkârcılar hakkındaki
hükmü ve uygulamayı şöyle beyan
buyurmuştur.
“Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden
suda boğuldular ve cehenneme
sokuldular da kendileri için Allah’tan
başka yardımcılar bulamadılar.”
Nuh/25
Nuh (as), kavminin geleceği için kendisine
iman etmeyen kimselerin helak
edilmesini Yüce Allah’tan niyaz
etmiştir.
Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden
hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!
Çünkü sen onları bırakırsan, kullarını
saptırırlar; sadece ahlâksız ve kâfir
kimseler yetiştirirler.” Nuh/26-27
Sure Nuh (as)ın duası ile son
bulmaktadır.
“Rabbim! Beni, ana babamı, iman
etmiş olarak evime girenleri, iman
eden erkekleri ve iman eden kadınları
bağışla. Zalimlerin de ancak helâkini
arttır.” Nuh/28
Kaynaklar Hz. Nûh’un anne ve
babasının mümin olduklarını, bu sebeple
onlar için dua ettiğini
kaydetmişlerdir. “İnanmış olarak
evime girenleri” ifadesiyle mümin olmayan
karısı ve oğlunu duasının
dışında tuttuğu anlaşılmaktadır.
Nûh aleyhisselâmın duasının
kıyamete kadar gelecek olan bütün
müminleri kapsadığı, aynı şekilde zalimler
aleyhindeki bedduasının da
kıyamete kadar gelecek olan bütün
zalimler hakkında geçerli olduğu
kabul edilir.Selam ve dua ile.