Sağlık sektöründe atılım yapan ülkemizde, teknolojik yeterlilik noktasında bir hayli ilerledik şükür. Sağlıkta devrim yapan vekilimiz sayın Akdağ’dan sonra fetret devri başladı resmen. Yapılan o kadar hastaneye, alınan o kadar cihaza rağmen, eski şikayetleri duymaya başladık. Özelllikle aile hekimlerinin ismi daha sık geçmeye başladı bu haberlerde. Kendine öz güveni gelen hastalarla, özel muayenehabeleri kapatılan doktorlar arasında bir didişmedir gidiyor. Biri haklarının farkında olduğunu, diğeri randevusu olmadığını söyleyen içerikte bir sürü şikayet geliyor. Hatta doktorlara saldırı oluyor haberleri, hastanelerdeki güvenlikleri teyakkuzda tutuyor. Hangisinin haklı olduğu konusunda bir fikrim yok ama bir sıkıntı olduğu ortada. Sektörün ve yönetiminin sıkıntısı olduğu kanaati kuvvetle muhtemel. Doktorda kendi vatandaşı, vatandaşta. İki tarafı dengede tutacak bir kanuni düzenleme gerekiyor. Devletin asli görevlerinden biri olan sağlık, elbetteki kanunla korunan haklarla yürütülmesi. Sosyal devlet olmak bunu gerektirir. Sağlık sektörünün sorunları bunlarla sınırlı değil elbette. Birde sosyal bunalımada çözüm bulması gerekiyor. Evde sağlıktan, cenaze işlemlerine, yürüyen diyaliz sisteminden ambulans helikoptere varana kadar herşeyimiz var şükürler olsun. Ancak kavgalarda bitmiyor kardeşim. Demekki bir sıkıntı var. Bırakın kavgalarda yaralananları sadece kırılıp dökülen kapı pencereler dünyanın parası. Bunlar bizim malımız değilmi. Acaba diyorum devlet bunların tamiri için nöbetçi marangoz falanmı tutsa. Yani böyle bir sektörde oluşturabilir. Hem benim gibi eski meslek sahipleri part-time iş bulur, hemde kırıl dökülen hemen yapılır. Bence işi kökten çözmeli, sektördeki çatlakları kapatmalı devlet. Yoksa ruhsal sağlığımız dahada bozulacak.