NERDESİN YA ÖMER.!…

“Dün gece yerde bir hurma gördüm, aldım yedim. Sonra aklıma geldi ki ‘ya o mal beytülmale aitse’ diyerek sabaha kadar uyuyamadım”. Hz MUHAMMED. “Ben yanlış yaparsam beni nasıl düzeltirsiniz?” sorusuna sıradan bir vatandaştan bile “Seni şu kılıcımızla düzeltiriz” cevabını alan ve “Ben halifeyim dolayısıyla hesap vermek zorunda değilim” düşüncesiyle kendisini sorgulamadan ve sorgulatmaktan zerre çekinmeyen adaletin timsali Hz Ömer bir Cuma namazı kürsüde yeni ipek elbisesiyle “Doğruluk, dürüstlük ve adalet üzerine” vaaz etmektedir. Bir ara cemaatten iri yarı gözü pek biri kılıcı çekili halde ayağa kalkarak “Ya Ömer üzerinizdeki o ipek kumaş, savaştan sonra herkese eşit miktarda dağıtıldı. Yetersiz olduğundan hiç kimse üzerine bir elbise diktiremedi. Siz nasıl diktirdiniz, siz önce onun hesabını veriniz” sorusu karşısında sarsılan Hz Ömer, bir an bocalayıp kendine geldikten sonra “Bu sorunuzun cevabını oğlum Abdullah versin” diyerek, cemaat arasındaki oğlunu işaret eder. Oğlu işin aslını şu şekilde açıklar “Evet şu komşumuzun söyledikleri doğrudur. Babamın elbiseleri artık yama bile tutmayarak giyilemeyecek hale gelmişti. Benim hakkımı da babama vererek o elbiseyi(kaftanı) diktirdik”. Bu cevap üzerine sorgulamacı “Şimdi tamam, vaazınıza devam edebilirsiniz ey Emir-il muminin” sözleriyle yerine tekrar oturur. Hz Ömer hata ve yanlış yapmamak veya yaptığı hata ve yanlışları yüzüne karşı söylemeleri için kendisine özel ”İKAZCILAR” görevlendirdiği meşhurdur. O kadar ki; ne zaman sakalında aklar çıkmaya başlar, işte o zaman ”Emir kulu değil Hakk`ın kulu” olan özel ikazcılarına ”Bu aklar benim için en büyük ikazcı” diyerek görevlerinden azleder.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.