Bu konuyu defalarca yazdık. Türk eğitim
sistemi baştan sona hatalarla dolu. Bir eğitim
sisteminde, bu hiç de doğru değil. Bizler
sınavları düşünmekten çok, öğrencilerin
psikolojik sağlığını, sosyalleşmelerini
ve okula
uyumlarını düşünmemiz gerekir.
Çünkü bizdeki sistem, üst okullara
geçişte tamamen akademik
başarıya dayalı bir sistemdir. Lütfen,
çocuklarımızı artık sınav ve
ödevlere boğmayalım.Onların
soyut düşünme yeteneği melekesini
geliştirelim.
Biz bu haliyle, öğrencileri
okulda tutmak adına önceliği ne
yazık ki sınavlara verdik. Biz ortaokulu,
ortaokul olduğu için değil,
onu liseye hazırlık için kullanmaktayız.
Liseyi de eğitim yapılandırması için
değil, üniversiteye geçiş için kullanıyoruz. Halbuki
okulun ne işe yaradığını sorgulayıp okul
sisteminin gözden geçirilmesi, okulun tanımını
yapmak lâzım.
Liseden kasıt, 16-18 yaşların kişisel gelişimlerinin,
hayata hazırlıklarının ve yeni beceriler
öğrenilmesi gerekirken bugün bu bizde
4 yıl boyunca, azar azar onların o enerjilerini,
onlara sezdirmeden söndürerek onları, üniversiteye
hazırlayan kurumlara döndürdük.
Böyle olunca da veliler lisenin performasını
inceleme başlıyorlar. O zaman da okulları
birkaç yıl önce kapanan dershaneler
döndürmüş olduk. Bu pandemi döneminde,
LGS’ de olağan yapamadığımız şeyi, olağan
ölçme yaparak büyük bir hataya düştük.
Onun için de bu yıl LGS çok zordu.
Yani,öğrencilere 1 yıl normal bir eğitimde
vermemiz gereken
matematik,fizik,kimya,edebiyatvb. dersleri anlatmışız
gibi,onlardan soruları sormamız gibi,
akla ziyan, büyük bir hataya düşmüş olduk.
Sanki her şey normalmiş gibi,bir LGS sınavı
yaptık.Bölgeler göre sosyo ekono
mik yapıda makas müthiş açılmışken
pandemide birçok yörede okul dersleri tabletle
takip edilemezken öğrenciler buralarda okula
gidemezken 4.5 milyon öğrenci, tablet ve kitaba
erişemez ve kursa gidemezken bu yılki
LGS bu kadar ciddi eşitsizlikleri oluştururken
nasıl her şey eşitmiş gibi, bir LGS yaptık. Bu
eşitsizlikler, bu zafiyetler neden düşünülmedi?
Ha yarın, veliye, bakınız LGS’ yi yaptık diyecekler.
Tek şey düşündük sınav. Halbuki,öğrencileri
ölçme-değerlendirmeye uymayan bir sınava
soktur. Üstelik kalkıp bu sınavı çok
zorlaştırdık. Acaba yetkililer böyle yaparak
neyi hedefliyorlar? Üstelik, bu zorluğu testlere
doğru şekilde dağıtmayarak ve sınavı zorlu yaparak
çocuklara büyük bir haksızlık yapıldı. Bu
sınav, sınav ruhuna aykırı olduğu için “ bu yıl
LGS yapılmayacak “ denilebilirdi, çocuklar da
bu eziyete sokulmazdı. Zaten bu LGS, bu ülkede
10-15 okul için yapılmaktadır. Üstelik
bugünkü eğitim sistemimiz, öğrenciye belli beceriyi
ve donanımı kazan
dırmaktan da çok çok uzak. Zaten bu
ne M.E.B. tarafından ne de veliler tarafından
sorgulanmıyor. Zaten asıl problem de bu.
Türkiye sınavlara bu kadar yaslanarak
test kitabından da şöylesine böylesine kadar
bir sınav ekonomisi oluşturmuş bir ülke durumdayken
çocuklar için, aileler için de kriter,
üniversite sınavlarında başarı olmuş ve bu
esas alınmıştır. Üniversiteler de bu kadar sınava
adapte olmuş iken kendi öğrencisini
nasıl seçecek? Dünyanın 80 ülkesinin benimsemediği
bu sistemden artık vazgeçmeliyiz.
TEOG’ u bile kaldırdık ama sınavlardan vazgeçemedik.
Dünyada uygulanan birçok sistem
var.Bunları alabiliriz. Çocuklar her kademeyi
kendi amaçlarına göre okuyup bir üst okula
da mesela öğretmenler kurulu kararı ile gönderilebilirler.
Dünyanın bu kadar hızlı değiştiği biz
dönemde öğrencilerimizi buna entegre
etmeliyiz. Öğrenciler gelecekte
ne istiyor,bu soruyu sorup
bunun cevabını hazırlamalıyız.
Artık öğrencilerimizi yapay zekaya
ve kodlamaya hazırlamalıyız. Finlandiya,
ABD, G.Kore, Çin, Japonya
gibi, 15 ülke bunu
yapmaktadır. Bunu yapmalıyız.
Yoksa öğrencilerimizi sınavlarla uğraştırıp
bunlardan uzak bırakırsak
onları diğer ülke öğrencilerine
göre,1-0 geriden başlatarak onlara
büyük bir kötülük yapmış oluruz.
Eğitimde bugüne değil, 10
yıl sonrasına bakılmalıdır. Artık online
eğitim var. Artık öğretmen robot,artık
yapay zeka var. Eğitimde robot öğretmen aktif
olacak.Şimdi öğretmen saati 100TL’ ye özel
ders veriyor, robot öğretmen bütün dersleri,
100 TL’ ye verecek üstelik öğrenciler cep
telefonunu ve bilgisayarı bu kadar kullanırken.
Bundan 10 yıl sonra, insanlara hangi
üniversiteyi bitirdin demeyecekler. Hangi üst
yetkinlik becerisine sahip oldukları sorulacak.
Yani bu insanların bu işi yapabilmeleri için, temelde
sahip oldukları becerileri nelerdir, sorulacak.
Çok dilli, çok kültürlü bir eğitim
aranacak. Mesela Türkiye’ de üniversite bitirmiş
kaç kişiye dünyanın farklı üniversitelerindeki
şirketlerden iş teklifi geliyor ? Kaç
öğrencimiz onların istediği o becerilere sahip?
İşte bu becerilerin artık verilmesi lâzım.
Fen liselerinde yabancı dil ve beceri
dersleri yok. Fen liseleri, 4 yıl boyunca öğrenciye
test çözdüren birer dershane olmuş. Aklımızı
başımıza alalım. 2025 yılına, artık yapay
zekâ, kodlama, algoritma bilen çocukların
dünyasına doğru gidiyoruz. Bunları çocuklara
öğretmemiz lâzım. M.E. ve okullar bunu yapamıyor.
Bari veliler internet üzerinden bunu
yaptırmalılar. 10 yıl sonraki dünya bugünkü
dünya olmayacak. M.E. artık sınavları bırakıp
bunu konuşup çözmelidir. Çocukları birbirine
benzetmekten vazgeçmelidir. Çocuklara kendini
en iyi geliştirdiği sistemi benimsetmelidir.
Herkes matematik yapıp tıp okuyarak bir
ülke gelişemez, mutlu olamaz.
Okullarda, dünyada yayımlanan araştırmalar
takip edilmiyor. İlkokullara öncelik verilmelidir.
Öğrencilerin de sorguladığı bu sıkıcı
ortamdan kurtulmalıdır. Çocuklar 1.5 yıl okuldan
geri kaldılar.Telafi diyerek hemen telafiye
geçilmemeliydi. Bugün dünyanın da yaptığı
gibi, öğrenciler yavaş yavaş ısıtılarak okullar
onlara benimsetilmeliydi. Pandemide,okulların
en çok kapalı olduğu dünyadaki dört ülkeden
biriyiz. Sabah 07.00, akşam 15.00 yerine,
öğrenciler okullarda daha çok sosyalleşmeye
götürülmelidir. Bu durum hem öğretmen hem
de onları yetiştiren kurumlarda geçikmeden
yapılmalıdır. Öğrencileri okullarda sıcak tutmak
gerekir. Yoksa çok ciddi problemler yaşanabilir.
Gelecekte üniversite kavramı olmayacağı
için, artık Harward, Oxford da olmayacak.
Online eğitimini dünya insanına kim iyi
verirse onlar olacak ve hayatta kalacak. Senin
üniversiten onu o kadar da ilgilendirmeyecek.
Bu işi kim yapıyor kim yapamıyor ona bakacaklar.
Adamlar,dijital sınırsız bir mekanizma
planlıyorlar. Bu sisteme tam entegre olduğun
vakit istediğin yere gideceksin, özgürsün. 25
yıl sonraki çocuğun kafasında sınır olmayacak.
Şu anda bilgisayarla,
çocukların hayatını diyazn etmeye çalışıyorlar.
Böyle bir dünya var. Oraya gidiyoruz.
Artık bunu görmemiz ve gereğini yapmamız
gerek. Vakit geç olmadan. Bizden söylemesi.
Selam ve saygılarımla …