Hz. Ömer derki; “haramda mutluluk ararsan, mutluluk sana haranm olur”. Mutluluğun tanımı kişiye göre değişse de nihayetinde herkesin algısına göre şekillenen bir melekedir. Günümüzde sosoyal sorunlar ve toplumsal bunalımların temelinde yatan bireysel mutsuzluklara bakacak olursak, geneli dışarda aranan mutlu tablolardır. Evinde, işinde, çevresinde bulamadığı ilgi yada hazzı başka yerlerde arama girişimleri harama meyyal davranışlarla harmanlanınca, ortaya birey eksenli sosyal sorunlar çıkmaktadır. Evimizde yatamaz olduk derken, komşusuna giren hırsızı kastediyorsa birisi, emeksiz kazanma hırsından kaynaklı işlerin yada fiillerin çevrede oluşmay başlaması anlamına gelir. Ki, bu hem sosyal hemde bireysel huzursuzlukları beraberinde getirir. Aslında huzur ve sükunetin, mutluluk ve mütbesim olmanın tek bir yöntemi vardır; “Doğru olmak”. Günümüzde açılan psikoterapi merkezlerinin sayısındaki artışla parlel büyüyen suç oranlarını dikkate alacak olursak, o bölgede düşen refah seviyesine, ahlak değerlerine bakmak yetrli olacaktır. Rahat yaşam adı aldında bizlere sunulan konforların huzumuzu bozduğunu çok geç frkettik maalesef. Planlanmış, akla hayale gelmeyecek metodların uygulamaya konulduğu, hastalıktan ve buhranlardan kazanç elde etmek için projelerin yürütüldüğü günümüzde, basit sebeplerden çıkardığımız kavgalara bakacak olursak, mutluluk derecemizi kendimiz tartabiliriz. Legal ve helalden uzak yaşayanların huzurlarının kendilerin haram olması, ilgi alanlarında bulunana haramlardan kaynaklı olsa gerektir. Dinimizin bize telkin ettiği huzur ve huşuyu, helale bağlaması, başkasının hakkına riayeti, emaneti ve ehliyeti liyakatliye vermesi mutluluğun alt yapısını oluşturan köşe taşlarıdır. Hangi dine inanırsa inansın, kendi din ekseninde yasak kabul edilen her şeye uzak durduğu kadar mutludur insan. Aşk başka mutluluk başkadır.