Kadın; Allahın bir lütfu, insanlığın anası, toplumun şekillenmesine muazzam etkisi olan en muhteber şahsiyet... erkeğin dayanağı, yol arkadaşı... Kadının ruh hali ne kadar düzgünse toplumun da ruh hali o denli düzgün. Çünkü toplumu oluşturan unsurların başında gelen bireyin çocukluk döneminden itibaren yol göstericisi, yardımcısı, terbiyecisi her şeyden ve herkesten önce bir kadındır. Birey; müşfik, mütevazı olmayı, insana ve insanlığa dair bir çok değeri ayağının altına cennetin serildiği kadından öğrenir. Bu bakımdan toplumu iğdiş ederek yapısını bozmanın en önemli mihenk taşlarından biri de kadındır. Evet, kadın haklarının öneminin daha da farkına varıldığı bir dönemde yaşamaktayız. Fakat kadına hak vermenin kadını mutlu etmediğini halen daha fark edilmemekte! Bir çok şeyde hakkını alan kadın mutlu değil. Erkeğinin ıslah edilmesini arzu eden ve bunun için kanuna başvuran kadın rahatlasa da, başka rahatsizlıklara düçar oluyor. Bu bakımdan erkek de mutlu değil, aile de mutlu değil, toplumda! Toplumun hemen her kesiminin mutluluk, mutlu olmak hakkıdır. Bu mutluluğu temin etmek için kanundan ziyade eğitimin başrolde olduğunu unutmamalıyız. Yani “Mutlu ol bu emirdir!” diyemeyiz. Kanun caydırıcıdır, Eğitim öğrenilmiş kazanımların davranışa dönüştürülmesidir. Birisi kalıcı iken diğeri her an harekete geçebilecek sinsilikte bekleyen davranış mürebbisidir. Sevgi, saygı, muhabbet kanun ile oluşturulamayacak kadar Ulvidir! Günümüzde bu nasıl mı sağlanmaya çalışılmakta okuduğumuzda bizleri de rahatsız eden birkaç sosyal paylaşım örneği ile bunu arz edelim. Üzerinde bir kadın resmi olan bir tweet atılmış -fake hesap olabilir- Ve resmin üzerinde şöyle bir not yazıyor: “Kocamı aldatmama yardım etmek isteyen var mı?” Yine bir kadın karşılık vermiş: “Allah bu türlü kadınlardan evli veya bekar erkekleri korusun, evli kadınları korusun. Şimdi bu kadın kocasını aldatsa bu suç değil! Çünkü “zina” suç olmaktan çıkartılmış bu kadın demeye utandığım şahsiyet kocasına dava açsa ilk etapta tedbir nafakası alır. Kocasına 6284 yasa ile uzaklaştırma aldırır çocuk varsa velayeti alır. Birde çocuğa nafaka alır. Sonra uzun süren bir boşanma davası ile erkek zor bir süreçten geçer. Davanın kazananı tabiki kadın oluyor ve erkeğe avukat ve mahkeme masrafları ödetilir. Maddi ve manevi tazminat vermek zorunda bırakılır. Adaletsiz mal paylaşımı ile erkeğin elinden herşeyini alır. Daha bitmedi! ömür boyu nafakaya mahkum edilir. Çocukların velayetini direk kadına verilir. Baba ise evladını mahkeme kararı olmadan göremez ya haftada 4 saat ya da ayda bir kere görür. Daha bitmedi! Kadın her sene düzenli olarak nafaka arttırımı için mahkemeye müracaat ederek hem nafakasını arttır hemde erkeğe avukat ve mahkeme masraflarını ödetir. Şimdi bu hak mıdır, adalet midir? Siz karar verin bunlar varken bunları bilen erkekler evlenir mi hiç?” Bir Erkek de hemen altına şunu yazmış; “Ben zaten bu korkudan dolayı evlenmiyorum. Peygamber efendimizin nasihatını tutamıyorum. “Nikahsız olmayın.” diye tembihlemiş ümmetini. İyi ama bu zamanda nasıl güvenip evlenilir” Ve bir kadın son olarak; “-Tedbir ve Süresiz Nafaka -Uzun Süreli Boşanma -Tek Taraflı Velayet -Hala devam eden çocuk icrası -Adaletsiz Mal paylaşımı -6284 İFTİRA yasası” diye sıraladıktan sonra, “Bunlar erkeklere zulümdür. Bu yüzden erkekler evlenmiyor. Bu zulümleri erkeklere yapan kadınlar sizden bir kez daha utanıyorum.” diyerek son noktayı koymuş. Ne diyelim! Kanunlar engelleyici olabilir. Fakat yapıcı olamaz! Kanunlar nizamı dikte edebilir ama eğitilmemiş bireylerde varlığını sürdüremez. Kanunlar, kanun koyucunun mutluluk tanımını(!) uygulamak için değil, bir mutluluk varsa bunun devamlılığını temin etmek için olmalı.Zira kanun mutluluk getirmez. Mutluluk, kimsenin “Ol!” dediği bir tekelde değildir. Mutluluk izafidir. Kanaatimizce; Eğitimle mutlu ve kanunlara riayet eden bir insan profili oluşturabiliriz. Sevginin herşeyi ve herşeyin sevgiyle kucaklandığı bir Dünya temennisi, Selam ve dua ile...