MÜMİNİ GAFLETE DALDIR, KUR’AN’I ARADAN KALDIR

İslam, insanların müreffeh bir yaşam sürerek, mutlu kalabilmelerini ve bu yönelişleriyle ukbada da Allah’ın (c.c) nimetlerine nail olabilmelerini hedeflemiştir. Bu durum ise insanın hem ruhsal hem de sosyal anlamda meşru zeminde toplumla barışık olmasına vesile olmaktadır. İslam’ın bu öğretileri öncelemesi, adabımuaşeret ile ilgili kavramların da gerekliliğini öne çıkarmaktadır. Öğrenilen bilgilerin fiile dönüştürülmesi Cenab-ı Hakk’ın bizler üzerinde görmeyi arzu ettiği önemli bir konudur. Zira Allah (c.c) nimetini kulu üzerinde görmeyi sevmektedir. Hadis-i Şerifte: “Allah(cc) bir kula nimet verdiği zaman o nimetinin izlerini kulunda görmek ister. Fakir gibi yaşayıp öyle görüneni sevmez. Israrla isteyen dilenciyi sevmez. Hayâ sahibi olan ve iffetli olup kimseden bir şey istemeyen kişiyi de sever.” Buradan da anlamaktayız ki Allah (c.c) nimetini görmek istemekte. Ahlaki hamide de Allah’ın (cc) kulu üzerinde görmek istediği bir emaneti bir libasıdır(elbise). Tercihimizi bu anlayış ve idrak ile yapmalıyız. Unutulmamalı ki, Kulun tercihlerindeki yönelişi de Allah’ın (cc) kulu üzerindeki hakkıdır. Çünkü ulvi bir teklif vardır! Rabbimizin hakkını acziyetimiz dolayısıyla teslim edemesek de, onun bizi görmek istediği yola tevessül ederek rızasına yönelmeli ve Allah için kararlarımızı da bu doğrultuda vermeliyiz. Bu nasıl mı? Kişinin Allah’ın rızası ve görmek istediği yerde arzu ve iştiyakıyla vakfe (durmak) etmesi… Toplum olarak bunlara azami dikkat ettiğimizi söyleyecek olsak da durumun hiç de öyle olmadığını itiraf etmeliyiz. Çünkü hayatımızda Allah’ın (c.c) kurallarının manzumesi olan Kur’anî bir bakış açısı maalesef uzunca bir süredir bulunmamakta(!) Yazar Abdulaziz KIRANŞAL’ın yerinde bir tespiti bu konuyu özetliyor gibi. Kendisi şöyle ifade ediyor: “Yeryüzünden Kur’an-ı Kerim kaldırılsa ne değişir? Mesela şöyle bir şey diyebilir miyiz? Kur’an-ı Kerim yeryüzünden kaldırıldı. Artık Müslümanlar olarak yönetimimizi neye göre yapacağız? Zaten yönetimimiz Fransız Laiklik hukukuna göre! Kur’an yeryüzünden kaldırıldı. Ticaretimizi neye göre yapacağız? Zaten Ticaretimiz Alman borçlar hukukuna göre! Kur’an yeryüzünden kaldırıldı. Hukukumuzu neye göre yapacağız? Zaten Hukukumuz İtalyan Ceza Hukukuna! Kur’an yeryüzünden kaldırıldı. Evlilik-Aile meselelerimizi neye göre yapacağız? Zaten İsviçre Medeni hukukuna göre yapılmakta! ” Böylelikle hayatımızda olmayan bir Kur’an-ın hayatımızdan alınışıyla pek de bir şeyin değişmediğine tanık olmaktayız. Bu konu kıyamet alametleri bahsinde Kur’an ın ahir zamanda silinmesi ifadesi ile bahsedilmekte. Sahabeyi kiramdan Darimî’nin yaptığı rivayette Hz. Abdullah b. Mesud (r.a) şöyle demiştir: “Daha ortadan kaldırılmadan Kur’an’ı çok okuyun.” Oradakiler: “Diyelim ki, Mushaflar kalkacak, ya insanların ezberinde olan Kur’an ne olacak?” diye sorduklarında, Abdullah b. Mesud (r.a):”Bir gecenin sabahında kalktıklarında, tam bir fukara (Kur’an fakiri) olacak, ezberlerindeki ‘Lailahe illallah’ı bile unutmuş olacaklar. Artık cahiliye devrinden kalma sözler ve şiirlerle uğraşacaklar.” Deylemî’den naklen- Hz. Huzeyfe ve Hz. Ebu Hureyre’nin (r.a) şöyle dediklerini belirtmiştir: “Kur’an’ın üzerinden öyle bir gece geçecek ki, insanlar sabahladıklarında, insanların içlerinden / kalplerinden / hafızalarından / ezberlerinden bir tek ayet bile kalmadan hepsi silinmiş olacaktır.” (Nebhanî, Huccetullahi ala’l-âlemin, s.847) Kur’an-ı Kerim’in hayatımızdaki hâkimiyet ve tesirine dair bahsedilen ifadeler meramızı anlatmamıza dair çok ciddi örnekler barındırmakta. Bu ifadelerle birlikte Kur’an-ı Kerim’siz yaşam; Faiz ile iştigal etmeyi, yalan söylemeyi, irtikâp (rüşvet vs.) gibi toplumu ifsad eden esfel (aşağılık) yönelimlerinde artmasına ve sıradanlaşmasına sebep olmuştur. Öyle ki; Lut kavminin helakına sebep olan temayülleri (yönelişler) hak arama budala ve küstahlığı ile küfür potasın da özgürlük teraneleri kılıfına sokarak meşrulaştırma cehaletine kadar vardırmıştır. Bu yaşananlardan sonra kendimize çeki düzen vermezsek, Allah’ın bizi mümin olarak muhatap alıp haşretmesini beklememiz, en hafif ifadesiyle aymazlık olacaktır. Zira bu muhaldir. (olanaksız). Cenab-ı Hak meselenin künhüne (özüne) vakıf olmayı, Kur’an-ı Kerim’i ve Hz. Peygamberi (sav) mihmandar eyleyerek yolunda yürümeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Allah yar kalpler beraber olsun. Selam ve dua ile…