On ikinci ayette sadaka emri veren Yüce Allah (cc), on üçüncü ayette şöyle buyurmaktadır.
“Baş başa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Mücadele/13 sadaka emrinde zayıflık gösteren müminler bu ayet ile affedilmişlerdir. Buna karşılık kendilerinden namazı kılmaları, zekâtı vermeleri ve Allah’a ve Resulüne itaat etmeleri emredilmektedir.
Sonra gelen ayetlerde Yüce Allah (cc), azap ettiği bir topluluğun vasıflarını bildirerek, Müslümanları uyarmaktadır.
“Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Onlar bile bile yalan yere yemin ederler.” Mücadele/14 Elmalılı tefsirinde bu kimselerin münafıklar olduğu belirtilmiş ve münafıkların Müslümanların sıralarını Yahudilere taşıdıkları, bu yüzden ne Müslüman ne de Yahudi olmayıp arada gidip gelen kimseler olduğu tespiti yapılmıştır.
Rivayet olunuyor ki: “Hz. Peygamber (sav) odalarından birinde oturuyordu ve yanında da birkaç sahabi vardı. Resulullah (sav), “Şimdi yanınıza şeytan gözlü birisi gelecek.” dedi. Derken gök gözlü birisi çıktı geldi. Resulullah ona: “Sen ve arkadaşların bana niye sövüyorsunuz?” buyurdu. O da, öyle bir şey yapmadığına yemin etti ve Hz. Peygamber'e “Bırak beni de gideyim arkadaşlarımı da getireyim.” dedi. Gitti, arkadaşlarını çağırdı ve geldi. Onlar da yemin ettiler. İşte bunun üzerine bu ayet indirildi.” Ahmed b. Hanbel,
“Allah, onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey ne kötüdür!” mücadele/15
“Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah’ın dininden alıkoydular. Bunun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.” Mücadele/16
“Onların malları da, evlatları da Allah’a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” Mücadele/17
“Allah’ın onları hep birden dirilteceği, onların da (kendilerini kurtaracak) bir iş üzerinde olduklarını sanarak size yemin ettikleri gibi Allah’a da yemin edecekleri günü düşün! İyi bilin ki, onlar yalancıların ta kendileridir.” Mücadele/18
“Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.” Mücadele/19
Yukarıdaki hadis-i şerife zikredilen şeytan gözlü kişinin, gök gözlü, esmer, kısa boylu ve hafif sakallı Abdullah b. Nebtel adında bir zat olduğu, Süddi ve Mukatil'den nakledilen rivayette uzunca anlatılmıştır.
Efendimiz (sav)e yalan söyleyen ve yalanını desteklemek için yalancı şahitler bulan bu kimseler için on beşinci ayette çetin bir azap hazırlandığı bildirilmiştir.
On altıncı ayette de münafıkların bir başka alameti bildirilerek, onlar için de alçaltıcı bir azabın olduğu haber verilmektedir.
Münafıkların bu ayette ki belirtisi bile bile yalan yere yemin etmek ve bu yeminlerini kalkan olarak kullanıp insanları aldatmaktır.
Bu münafıkların övünç kaynağı olan malları ve evlatları da onlara bir fayda vermeyecektir.
On sekizinci ayette öldükten sonra dirilme günü olan mahşerden haber verilmekte ve dünyada yalan söyleyen münafıkların ahirette de Yüce Allah’a karşı aynı yalanı söyleyecekleri fakat bu yalanın onları kurtaramayacağı bildirilmektedir. Onlar orada rezil rüsva olacaklardır.
Gerek duyular âlemindeki gerekse bunun ötesindeki her şeyi bilen Allah’a karşı bile böyle bir tutum sergilemeye kalkışan bu insanların dünyada müminleri kandırma çabası içinde olmalarını yadırgamamak gerekir (Zemahşerî, IV, 77; Râzî, XXIX, 274-275).
Münafıklar şeytan tarafından hâkimiyet altına alındıkları için, onlar artık Allah’ı hatırlamaz ve anamazlar. Bunlar ziyana uğrayan kimselerdir. Allah cümlemizi bunlardan muhafaza etsin.
Son bölümdeki ayetlerde Yüce Allah (cc) güç ve azametini hatırlatarak, zatına ve peygambere karşı savaş açanların mutlaka kaybedeceklerini bildirmiştir.
“Allah’a ve peygamberine düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar.” Mücadele/20
“Allah, “Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz” diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.” Mücadele/21
F.RAZİ şöyle buyurmuştur.
Bu kimseler, mahlûkatın en zelilleri cümlesindendir. Çünkü iki rakipten birisinin zilleti, ikinci hasmının izzetine göredir. Binaenaleyh, Allah'ın izzeti nihayetsiz olunca, O'nunla nizalaşanın zilleti de nihayetsiz olur.
Mücadele suresinin son ayeti şöyledir;
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin.
İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir.
Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır.
Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır.
İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” Mücadele/22 selam ve dua ile.