Hemfikir olduğumuz bir şeyler olduğuna inanıyorum ya da inanmak istiyorum. Evet, bunlardan bir tanesi bir şeyler yapmamız gerektiği düşüncesi. Peki, bu yaşanan buhranlar ne için? Ne yapılmalı?
Önümüzde 'İnandırılmış' kapital parametreli mutluluk mavalları olması bunun doğru olduğunu göstermemeli. Evet, hayatlarımız bunun üzerine kurulu gibi görünebilir. Ama gayenin bu olmadığı, bu yolda gitmenin insana huzur ve tatmin noktasında bir doyum sağlamayıp üstüne üstlük berkitilmiş bir çöküntü hissi vermesiyle anlaşılabilir sanıyorum. Emtianın insana vereceği zenginlik onu araç olarak görmedikçe mümkün olmadığı gibi araç olarak görüldüğü takdirde zenginlik olarak kabul de edilmeyecektir. Bize lazım olan şey paradigmalarımızın doğruluğunu murakabe etmek ve bunları düzeltmektir.
Modern Dünya bize birçok imkân sağlamış olabilir hatta hayatımızı olağanüstü derecede kolaylaştırdığı da rahatlıkla söylenebilir. Peki, bizden götürdükleri? Bunlardan bir tanesi 'yaşamak gayesidir.’ Çağımızın en muteber gayesi anamalcılıktır. Öyle ki gündemden dem vuracak olursak bu anamalcılık en amiyane tabirle 3 5 kuruş ucuza bir ürün alabilmek için soylu bir öfkeden vazgeçebilecek kadar içimize nüfuz etmiş ve hatta zalimi dahi boykot edemeyecek kadar bizi ele geçirmiş durumda. Biraz bile olsa özgür düşünebilen insanlar için çoktan koflaşmış olan bu zihniyetin derhal terk edilmesi gerekmektedir. Samimi ve güzel olan şeylere yönelmek sadece bizim için değil tüm dünya için acil bir ihtiyaç olma konumuna gelmiştir. Evet, parayla ilgili olan her şey yaşamın amacı değil aracı olmalıdır. Manada meteliğe kurşun sıkan hayatlarımızı zenginleştirmeye çalışmak gerekmektedir. Yazının başında söylediğimiz gibi bir şeyler yapmalıyız ama bunu doğru bakış açısıyla doğru ölçütlerle yapmalıyız. Robert Covey' nin dediği gibi "Yanlış yere yaslanılan merdivenle doğru yere çıkılamaz". Yaşam hakkındaki paradigma değişimlerimizi 'Önümüze konulmuş yoldan' doğru olana doğru gerçekleştirmeliyiz. Yaşanamamış bir hayata karşı önlem olması açısından hayati bir konu olması gayet mümkündür. Unutmayalım ki bir insanın başına gelebilecek fakirlik çeşitlerinin en önde gelenlerinden biri de ideolojik fakirliktir. İdeoloji insana madde ve mana için usül, bakış ve yorumlama becerisi bahşeder. Bu da ehem ve mühim yahut gaye ve gayeyi oluşturan parametre arasındaki farkı anlamayı sağlar. Yani hayat başta olmak üzere neyin gayesi nedir? Niçin, ne yapılmalıdır? Sorularının cevapları seçilmiş ideolojiye uygun ve tutarlı olur. Mesela hayatı daha iyi yaşamak için para gerekiyorsa burada paranın hayatın paradigması olduğunu idrak etmek ve asıl gayenin hayatı daha iyi yaşamak olduğunu ifade eder. Kısacası bizlere dünyayı yorumlama bakısı kazandırır. Seçilen ideolojinin fıtrata uygun ve doğru olması ise çok önemlidir.
Yazıyı bir Müslüman ekolü olan Şamil Basayev' in mana dolu şu sözüyle bitirmek uygun olacaktır. " Ne zaman öleceğimiz belli değildir. Önemli olan nasıl öleceğimizdir. Bize yakışan şerefimizle ölmektir." Şehr-i Ramazan vasıtasıyla hepimize Cenab-ı Allah' dan şuur ve idrak ihsanı temennisiyle...
Manen hissettiğimiz boşluklarımıza çok güzel değinen bir yazı olmuş. Tebrik ederim.