Ahirete iman, bizim iman kriterlerinizin temel dinamiklerinden birisi. İmanın tam olabilmesi için, öldükten sonra dirileceğimiz, hesap kitap işlerinin, mükafat ve ceza uygulamalarının öncelikli olduğu, bizi korkutan ve ümit ettiren, biraz muğlak olmakla beraber olacağından emin olduğumuz bir mesele. Bu iki dünya arasında bize geçiş sağlayan kapıda muhakkak ki kabir meselesi. Mezarlıkta kuran okumanın dua etmenin ölümü hatırlamanın yanında, siyah gözlük, yarım baş örtüsü ve yarı dolu ibrikle sulanan mezar üstü çiçekler motifi dikkatlerden kaçmıyor. Az beri durmakla beraber, mevtanın birincil yakınlarının mezar üstü çiçeklerini sulama merasimi bizde de başladı nihayet. Kabir azabı hakkında bizi ürküten hadis yorumlarından, kemikleri birbirine geçiren kabir sıkmasından, hayal meyal sezgilerle anlamaya çalıştığımız münker ve nekir emlakinden, ‘Rabbin kim’ sorgusunda, tutulan dillerden, parfümler le benzediğimiz bedenimizi sarmaya hazır çıyanlardan bi haber, mezar üstü süslenmelerin ve ekilen çiçeklere dökülen can suyunun önemi hayli yüksek olsa gerek. Uzaktan bakıldığı zaman çok elit bir tören gibi gelen bu sahnelerin yerdekine bir yararı yok elbette. Ama içiniz ferahlayacaksa, okuttuğunuz mevlitle de cenneti garanti edecekseniz merhum yada merhumenize mezardaki çiçeklerinize iyi bakın. Hatta siyah gözlük yarım başörtüyke mubarek saydığınız günlerde gidip parmak uçlarınızı toprağa değdirin. Belki umduğunuz gibi mağfiret olunurlar. Olurmu demeyin, debemekte fayda vardır.