Dün bir kısmına yer verdiğimiz yazı
dizimizde anlatmak istediğimiz şey
hayranlık duyduğumuz batı ve medeniyetti
diye bize yutturulan ancak
görüldüğü üzere medenilikle çok da alakası olmayan
nahoş bir yaşam bize kalite diye yutturulmaktadır.
Dün bir kısmını yayımladığımız yazının diğer
kısmında paylaşılan
bilgiler şöyle:
“Zemin topraktı...
Sadece zenginlerin
zemini topraktan başka
bir şeyden yapılmıştı…
Toprak kadar
fakir (dirt Poor) tabiri
buradan çıkmıştır…
Zenginlerin ahşaptan
yapılmış zeminleri
vardı…
Bunlar kışın ıslandığı
zaman kayganlaşıyordu...
Bunu
önlemek için yere saman
(Thresh) seriyorlardı...
Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu…
Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca
saman dışarıya taşıyordu… Buna mani olmak
üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu
ki bunun adı ‘Thresh hold’ (saman tutan; Türkçesi
eşik idi..
Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine
asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde
yapılıyordu...
Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler
ilave ediliyordu... Çoğu zaman sebze yeniyor,
et pek bulunmuyordu... Akşam yahni yenirse
artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan
yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye
devam ediliyordu… Bazen bu yahni çok uzun
süre kazanda kalıyordu... ‘Bezelye lapası sıcak,
bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası
dokuz günlük’ (Peas Porridge hot, Peas Porridge
cold, Peas Porridge in the Pot nine Days old)
tekerlemesinin menşei budur...