Mahşerde sorgulama ve yargılama – 2

Mahşerdeki 4.aşamada,organlar ve şahitler konuşturulacaklardır. Yahut meseleyi Allah (C.C.) Hazretleri, insanlara haber verecek veya kıssa edip anlatacaktır. Bu durum Kur’ân’da, ayetlerle haber verilmiştir. Amel defterleri günâhkârlara sol,inkârcılara da karnından,arkasıdan ve sol tarafından verilecektir. (İnşikâk-10).”
Amel defteri sağından verilenler (İsra-71), onu anlayarak (kıraat edecekler) okuyacaklardır.
Onun için, Kur’ân-ı Kerim, sadece seslendirme ile değil, anlayarak okunursa bunları daha iyi anlamış olunur.
Amel defterleri verildiği zaman, Allah (C.C.) Haz retleri “Kitabını oku !..” buyuracak. Yani, sorular, Kur’ân’dan çıkarılarak sorulacaktır. “Şüphesiz bu Kur’an, sana ve kavmine bir öğüt ve bir şereftir, ondan hesaba çekileceksiniz..( Zuhruf-44).” emrine rağmen, hâlâ birileri insanlara, Kur’ân yerine, başka kitapları okutmaya çalışıyorlar. Bu da tabii kendi kitaplarını sattırmaya ve kendi gruplarını ayakta tutabilmek içindir. “Ama insanlar, aralarındaki inanç bağını keserek kendi aralarında parça parça oldular. Her grup kendilerinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedirler. (Mü’minûn-53)”. Aslında tek bir zümre olması gereken insanlığın, gruplara ayrıldığını ve her birinin elinde bir kitabının olduğu söylenmektedir. Yani, herkes elinde bulunan kitapla mutludur deniliyor. Halbuki bu mutluluk değildir.
Halbuki, Kur’ân-ı Kerim, vahdeti, tevhidi getirmesine rağmen, insanlar, hele hele Müslümanlar, inadına, inadına ve sürekli olarak gruplara ayrılarak bölünüp parçalanıyorlar. Kur’ân-ı Kerim ise, sakın tefrikaya düşmeyin, sakın bölünmeyin demesine rağmen, birilerinin yanlış, saçma-sapan telkinleriyle, bölünmeyi, kafalarına göre bir rahmet gibi sunuyorlar.
“Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra Allah onlara yaptıklarını bildirecektir. ( En’âm-159)”.
Âl-i İmrân 103, 104, 105, Mü’minûn 52,53, Rum 31,32, Enfâl 46 ayetlerde, Rabbimiz, kim bölünüp parçalanıyorsa senin onlarla işin yoktur, açık buyurular yer almasına rağmen,insanlar hâlâ bölünmeye devam ediyorlar. Müslümanlar ise sanki “ ben Müslümanım” demeyi yeterli görmüyor, Müslümanlık kimliği altında, başka kimlikleri, Müslümanlığın önüne çıkarıyor, kendini bu, 2. ve,3. kimliklerle tanıtarak o kimliklerle, ortak paydada buluşmadığı insanları ötekileştiriyorlar. Tabii ki ahireti hafife alanlar, orada bunun hesabını vereceklerdir. Çünkü, bir daha geriye dönüş olmayacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’de cennet kelimesi, çoğul olarak ; firdevs,adn, mukame gibi, adlarla kullanılır. Bunlar da kendi aralarında derecelere ayrılmışlardır. Cehennemle ilgili de 10 tane kelime vardır. Herkesin gideceği yer belirtilmiştir. Kişi hak ettiği ile karşılaşacaktır.
Bugün,öyle birilerinin dediği gibi, falanca şu yere, falanca şu yere gibi değil,ahireti, dünyadakendi kafalarına göre parsellemek yok.Ahirette her işin kategorileri, dereceleri var.Hesabınıgüzel ve iyi verenleri, Rabbimiz lütfu ile cennette, güzel yerlere koyacaktır.
“Allah’tan, geri çevrilmesi imkânsız bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz sığınacak yer bulamazsınız, itiraz da edemezsiniz. (Şûrâ -47)”. Bakara 254, Münâfikûn 10. ayetlerde de belirtildiği gibi, ısrarla yapmamız gerekenleri, fedakârlıkları vaktinde yapmamız gerektiği buyurulmaktadır. Çünkü, o gün öyle bir günle uyanacağız ki o gün, ne alışveriş var, ne torpil var, ne iltimas var. İşte böyle bir güne, vaktinde yapılması gerekenler yapılmalıdır. Çünkü, Münâfikûn – 11. ayette de, belirtildiği gibi, süresi dolan hiçbir nefsin süresinin, hiçbir şekilde ertelen meyeceğini bildirilerek zama nında fedakârlık yapılmasına dikkat çekilmektedir.
Nisa 18, En’âm 158, Mü’min 85. ayetlerde, ölüm anında tevbenin faydasının olmaya cağıhaber verilmiştir. Onun için, hayata dair özenimizi ortaya koymalıyız. Ahiret, dünyanın toplamından daha zengin bir yerdir. Ahiretin ihtişamını, görkemini, zengin liğini, dehşetini görmek ancak oraya gitmekle mümkündür.
Kur’ân’da, ahiret ile ilgili bilgiler vardır, ama detay verilmemiştir. Kur’ân’da kadınlar 18, erkekler 33 yaşında yaratılacaklar diye bir bilgi yoktur. Cennete gitmek için, bu dünyada çaba sarf etmek gerekir. Her bir kötülüğün karşılığı misliyle, her bir iyiliğin karşılığı da kat kat verileceği bildirilmiştir.
5- Sorgulama. Allah (C.C.) Hazretleri, A’râf 6. ayette soracak. Tekâsür suresinde de soracağına dair yemin etmektedir. Kur’ân‘da, Rabbimiz, zaman zaman yemin etmektedir. Rabbimiz neye yemin ediyorsa bunlar şahit tutulmak içindir, bunlar şahit tutulacaktır.
Yâsîn 65, Nur 24, Fussilet 20. ayetlerde azalarımızın kendimiz aleyhinde şahitlik yapacakları buyurulmaktadır. Kıyâme 4. ayette de parmak uçlarımıza kadar yaratılacağımız buyurulur ki bu da Rabbimizin çok güçlü olduğunu ve her şeye gücünün yettiğini göstermekedir. İşte Kıyâme suresinin sadece bu ayeti dahi, Kur’ân’ın evrensel ve mucize olduğunu ispat eder. Çünkü parmak uçları bugün dünyada dahi, bir delil olarak tutulmaktadır. Hiç bir insanın parmak uçları birbirine benzemez. Bu, dün böyle idi, bugün de böyle, yarın da böyle olacaktır, taa kıyamete kadar. Bugün tüm hafızları yok etseler dahi, Kur’ân, Hicr Suresinin 9. ayetine göre kaybolmayacaktır. Çünkü bugün Kur’ân, sidilere,bantlara alınmıştır. İşte bu da Kur’ân’ın mucize olduğu göstermektedir. Kur’ân’da, diriltme ile ilgili de 13 kavram vardır.
6- Yargılama ve değerlendirme aşamasıdır. Rabbimiz yargılayıp değerlendirecektir.
7- Bütün bunlardan sonra, iyiler cennete, kötüler cehenneme sevk edilecekledir.
Rabbimiz, o muhteşem günde, sevk kararını duyup Hakka Suresi, 19 ve 24. ayetleri gereği, kitabı sağdan verilip sevinenlerden, yüzleri parıl parıl olanlardan eyle. Rabbimiz, sevk kararını duyup Hakka Suresi,25 ve 29. ayetlerde bildirildiği gibi, feryâd ü figân edenlerden eyleme.
Âmin,Âmin !…
Selam ve saygılarımla…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.