Milletler ayakta kalabilmek için uzun vade planları yaparlar. 50 yıllık 100 yıllık planlar dahilinde planlarını uygulamaya koyarlar ve ona göre hareket ederler. İngilizler sömürge sisteminde dillerini yaymakta emellerini gerçekleştirmede çok uyanıktırlar. Bu gün İngilizce bir dünya yazılım dili olmuştur. Biz Türk milleti olarak beka meselemizde hürriyet planları yaparız. Nitekim bundan 100 önce başımıza gelen elim olaylardan dolayı çok kayıplar vermemize rağmen herkesin planını boşa çıkarmışız, kimseye boyun eğmeyerek bir yüz yıl daha ayakta kalmayı başarmışızdır. Dünkü yazımda Erzurum’un kurtuluşuyla alakalı yazmıştım. İşi kişisel çıkarlara dayarsak bir 100 yıl planı yapamaz oluruz demiştim. Meseleyi kişisel algılayan sığ düşüncelli insanlar bunu farklı mecralara çekerek işi sulandırmaya çalıştılar. Ama nafile. Çünkü benin Türklüğümden dadaşlığımdan ve milli kaygılarımdan şüphem yok şükür. Erzurum’un düşman işgalinden kurtuluşunun 102 yılındayız. Ama biliyorum ki Erzurum 1000 yılda geçse Türk yurdu olmaya devam edecek. Dalya demiş bir destanı üç beş günde unutturacak herhangi bir emel olamaz. Tarihimizi geçmişimizi ve gelecek planlarımızı uzun vade hesapları halinde yapmazsak biz bu işi kotaramayız. Kurtuluş adına yeni serenatlar ve yeni hikayeler anlatmak niyetinde değilim. Niyetim bekamızın ve bayrağımızın ilelebet payidar olmasıdır. Kısır döngülere kötü niyetlere yer vermeden diyorum ki ‘bin yıldır var olduğumuz bu topraklarda yeni bin yıllar beklemekte. Ve biz bu türküyü hep söyleyeceğiz.