Yaklaşmaktır, yakın hissetmektir kurban. Her ümmette adını duyduğumuz, her inançta kıymet arz eden bir yaranma şekli. Bize emredilen ayetle sabit olan hükmü açık olan bir eylem. Hatta dilimize pelesenk ettiğimiz ‘kurban olurum’ un ilahi ve ulvi adıdır kurban. Günümüzde adet ve göreneklerimizle harmanladığımız, kendimizce bağlayıcı kabul ettiğimiz ve iç dünyamızda haz aldığımız bir yakarış türü kurban. Farkındalık gerektirmeden dini argümanların önemli kalemlerinden olan bu ibadeti korunmanın ve bağışlanmanın vesilesi kabul etmek gerekir. Her ne kadar talibi çok olsada, istismara açık duygusal yaklaşımlarla bu işten nemalanmak kolay olsada, biz kurbanı emredildiği için keseriz. Etinden gönünden beklenti olmadan, küçük ağız tatlarına razı olup büyük cennetler hayal ederiz kurbanda. İlahlara kurban edilen kız çocukları ve köleleri, tanrılara hediye edilen masum canlar gibi sapkın ve kof imanlardan uzak, temiz ve nezih ikramların adı olsa gerek bizimkisi. Her ne kadar mali bir ibadet şekli olsa da, kaderle iliştirip, hesapla bütünleyerek İbrahim le isimlendiririz. Bize anlatılan hikaye gibi gelsede menkıbeden çok resmi hükümler bağlar bizi. Kerim olana ikram etme haddi değildir aslında. Baş eğmenin, huzurda durmanın, varım demenin adıdır aslında. Heveslerin raksların, süslenmelerin tazinlerin adıdır kurban. Farkına varmanın hazzıyla, huşu ve huzuruyla kurbanınız kabul, dualarınız makbul olsun inşallah.