Rahmetli nenem küçük amcam için derdi ki ‘abu oğlanada et dedik, haçı koynunda çıktı’. Bu günlerde şehrin dilinde bir haç meselesidir dolaşıyor. Üniversite kavşağında ışıklandırma yöntemiyle konulan bu haç şehri alt üst etmiş durumda. Ne amaçla yapılmış, hangi aklı evvelin aklına esmiş bilmiyorum ama Amacın gerçek bir haç figürü oluşturmak olmadığını tahmin edebiliyorum. Zannetmiyorum ki bu şehrin göbeğine kocaman bir haç dikmeye cesaret etsinler. Ancak dikili bir haçımız var hali hazırda. Baba mesleğim olan marangozluk gereği ufak tefek inşaat işiyle ilgili bilgim var. Bazen çalışan ustalara bakıyorum. Köyden gelmiş, bir meslek edinememiş, ekmeği için yevmiye usulü bir meşaleleri var. Hele iki yıldır aynı inşaatta çalışıyorsa mesele bitmiş demektir. Etriyeyi, rıhı.,merteği kalıbı biliyor demektir. İşleri artık o yürütür ve onun dediği olur. Kurumlardada böyledir ya. Hele belediye personeliyse onun dediği yerden karo başlar, ışıklandırma onun tercihidir renk konusunda. Biraz daha son yıllarda profesyonelliğe evrilen, daha fazla kurumlaşmaya yönelik adım atan, daha profesyonel kadro oluşturmaya çalışan belediyelerin hatası burda işte. Adam makinacıysa kişisel erklerin olmadığı bir liyakatla makina işiyle uğraşmalı. Şöförse park bahçelere verilmemeli. Mühendisin olmadığı bir uygulamada şehrin göbeğine bir haç diker bizde böyle bakarız. Sonra ne başkanın ermeni olmadığı kalır, nede valinin diktirdiği iddiası. Vatandaşın gözü beynindedir kardeşim. Gözünün önüne dikersen şey gibi, ermenide olursun başka şeyde. Niyetlerin bir haç dikme girişimi olmadığını düşünüyorum. Ama sırf şehre bir estetik katacaksan faklı figürler kullan. Binlerce programın milyonlarca plugininden bula bula haçmı buldunuz. Kafası basmayanı o işle meşgul etmeyin. Kafası basankarıda sırf siyaset diye başka yerlerde zayi etmeyin. Kime ey diyorsak haçlarını dikiyorlar bu şehre. Bizi verem etmeyin, delirtmeyin kardeşim.