Bizim ülkümüzde, hayalimizde bir gün erişeceğimiz kızıl elma var. Kızıl elma neresi dersen gideceğin yer diye söylerler yani bizim ülkümüzde, idealimizde dünya için mahluk bir gece yok her yer kızıl elma. Bu bir ideal meselesi, ideoloji meselesi hatta bizim için bu bir varoluş hikayesi. Yunan’ın da bir mekanı, idaresi var hayalinde. Bize benzer bir ideoloji ama onlarınki biraz beleşçi yönünden. Biz kızıl elma için kan dökeriz, can verir, can alırız ama onlar bunu beleşten, başkasının üstünden emek vermeden yapmak isterler. Cebinde parası olmamasına rağmen, batmış, bitmiş bir durumdayken bile dünyaya kafa tutmaya çalışıyor. Bize komik geliyor ama onlar için popülist yatırımlar bunlar. Her seçim öncesi bir Türk düşmanlığından hükümet kazanmaya çalışırlar yine öyle yapıyorlar. Önceki gün uçaklarımıza s300 gibi Sovyet kökenli bir silahı hem bize hem de NATO’ya karşı kurmuş oldular. Uçaklarımıza radar kilidi atmak suretiyle yeni bir bela aramanın yeni bir maraza çıkarmanın peşindeler. Oysa vursan, duvara fukara sümüğü gibi yapışacak pozisyonda... Bize komik gelse de köprülerimizi vurmayı dilledirecek kadar şımarık davranıyorlar. Peki buradaki hasetinde gaye nedir? Bu bir megalo idea yatırımı mı yoksa yaklaşan seçimlere yatırım mı bunu iyi okumak lazım. Bence bugün seçim yatırımı ancak arkasına uymayan çöple uğraşıyor Yunanistan. Yolları ve köprüleri Almanlar tarafından ipoteklenmiş, 415 milyar dolar gibi bir borcun altına girmiş, Amerika’ya toprağını peşkeş çekmiş yani kaba tabirle sıfırı tüketmiş bir Yunanistan’ın yapmış olduğu cahilin cesareti değil aslında. Hiç kamuoyuna yönelik ve Amerika’nın isteklerini yerine getirmek suretiyle hesapta bizden korkmuyormuş numarası yapıyor. Oysa kendileri de biliyor ki bizim sabrımızın sonu onun hudut çizgileriyle birebir örtüşmektedir. Biz her ne kadar dış işlerimizdeki sıkıntıları halledersek de onların böyle kuvveti olacağı gün yakındır. Seyis padişaha demiş ki padişahım atların arpası yok. Padişah la havle çekmiş. Bu bir zaman böyle devam edince günün birinde atlar sefer için lazım olduğunda atlar gelmemiş. Seyisi çağıran padişah uzun bir fırça konuşmasından sonra atların akıbetini sormuş. Seyis kendinden emin hem de masum bir tavırla demiş ki hünkarım atlara hem de yiye yiye vela kuvvete vurdular. Bir gün bu Yunan, megalo ideası yüzünden bela kuvveti olacak haberi yok.